Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ
SİYASİ İNKILAPLAR
A-Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922):
Sebepleri:
Saltanatın Kaldırılmasının Önemi:
Açıklamalar:
TBMM’nin açılması ile cumhuriyete dayalı bir devlet kurulmuş fakat ortamın müsait olmamasından dolayı kurulan sistemin adı açıkça söylenememiştir.
İtilaf devletlerinin İstanbul’u boşaltması ile devlet merkezinin neresi olacağı sorunu ortaya çıkmış; 13 Ekim 1923’de Ankara’nın baş kent ilan edilmesi ile bu sorun ortadan kalkmıştır.
Ekim 1923’de meclis başkanı yardımcısı ve iç işleri bakanı seçilmesi gerekiyor, fakat meclis bu seçim işinde anlaşma sağlayamıyordu. Meclisin çalışamaz hale gelmesi ise hükümet bunalımını oluşturdu. Bunun üzerine Ali Fethi Okyar hükümeti istifa etti (27 Ekim). Yeni hükümetin kurulması konusunda da problemler çıktı. Bu aksaklıklar meclis hükümeti sisteminden kaynaklanıyordu. Bu sisteme göre bakanlar
meclisten tek tek seçiliyordu. Mustafa Kemal mecliste oluşan bunalımın rejimden kaynaklandığını ve bu bunalımın kabine sistemi ile aşılacağını belirterek cumhuriyetin ilan edilmesine karar verdi. Kabine sistemine göre meclis cumhurbaşkanını seçecek, cumhurbaşkanı başbakanı tayin edecek; başbakan da meclisten uyumlu çalışabileceği kişileri bakan olarak belirleyerek kabineyi kuracaktır.
Mustafa Kemal ilk cumhur başkanı, İsmet İnönü ilk başbakan, Ali Fethi Okyar ilk meclis başkanı oldu.
Cumhuriyetin İlanının Önemi:
C-Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924):
Sebepleri:
Halifeliğin Kaldırıldığı Gün;
1. Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi.
2. Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak yerine Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.
3. Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunama Bakanlığının yetkilerini bünyesinde bulunduran Erkan-ı Harbiye Vekaleti kaldırılarak; yerine Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı oluşturuldu. Böylece 4. askeri yetki ile siyasi yetki bir-birinden ayrılmış oldu.
NOT: 19 Aralık 1924’de komutanlık ile milletvekilliği birbirinden ayrıldı. Olağan üstü durumdan dolayı Kurtuluş Savaşı yıllarına komutanlardan bir kısmı aynı zamanda millet vekiliydi.
5. Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılmasına karar verildi.
Açıklama: 1921 Anayasası şer’i hükümlerin yürürlüğünü TBMM’ye vermekle halifeliği yetkisiz ve sembolik duruma getirmiştir.
Halifeliğin Kaldırılmasının Önemi:
D- Anayasal Hareketler:
1921 Anayasası-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (20 Ocak 1921)
Teşkilat-ı Esasiyenin Yapısı:
1. Gerekli görüldüğünde Kanun-ı Esasinin uygulanması uygun görülmüştür.
2. Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
3. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
4. TBMM süre dolmadan seçimleri yenileyebilir.
5. Savaşa ve barışa TBMM karar verir.
6. Şer’i hükümlerin yürürlüğünü TBMM yapar.
7. Bakanlar meclis tarafından seçilir.
8. Vekiller iki yılda bir seçilir.
9. TBMM başkanı icra vekilleri heyetinin de başkanıdır.
Teşkilat-ı Esasiyenin Özellikleri:
1924 Anayasası (20 Nisan 1924):
Kapsamı:
1. Egemenlik milletindir.
2. Devletin şekli cumhuriyettir.
3. Devletin dini İslam, Başkenti Ankara, dili Türkçedir.
4. Yasam, yürütme ve yargı meclise aittir.
5. Kişi hürriyeti başkasının hürriyetinin başladığı yerde biter.
6. Vekiller 4 yılda bir seçilir.
7. Seçme yaşı 22; seçilme yaşı 30’dur.
8. Cumhurbaşkanı 4 yılda bir seçilir. Tekrar seçilebilir.
9. Seçme ve seçilme erkekler aittir.
10. Vatandaşlar kanun önünde eşittir.
11. Kabine sistemi geçerlidir.
12. Cumhuriyet sistemi değiştirilemez.
Özellikleri:
1961 Anayasası:
Kapsamı:
1. Kuvvetler ayrılığı prensibi benimsendi.
2. Cumhuriyet senatosu kuruldu.
3. Nispi temsil sistemi benimsendi.
4. Anayasa mahkemesi kuruldu.
5. Kişisel hak ve hürriyetler genişletildi.
6. Cumhuriyetin nitelikleri değişmez kabul edildi.
7. Sosyal hukuk devleti anlayışı benimsendi.
8. Yürütme sınırlandırıldı.
9. Cumhurbaşkanlığı sembolikleştirildi.
10. Üniversiteler, TRT, DPT ve MGK’nın durumu anayasaya alındı.
11. Anayasa Mahkemesi, Kanun Hükmünde kararname çıkarma, Yüksek Savcılar Kurulu, Yüksek Hakimler Kurulu ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi benimsendi.
12. Meclis 450 üyeden, cumhuriyet senatosu 150 üye-den oluştu.
13. Vekiller 4 yılda bir; senatörler 6 yılda bir seçilecektir.
14. Siyasi parti hakları anayasaya alındı.
1961 Anayasasının Özellikleri:
*27 Mayıs 1961 askeri darbesi sonucunda hazırlandı.
*Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
*Siyasi iktidarın uygulamalarına karşı olduğu için bir tepki anayasasıdır.
1982 Anayasası:
Özellikleri:
1. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonucunda hazırlanmıştır.
2. 1982’de yapılan referandum sonucunda hem anayasa hem de cumhurbaşkanı belirlendi.
3. Kişisel hak ve hürriyetler kısıtlandı.
4. Cumhuriyet senatosu kaldırıldı.
5. Millet vekili sayısı 400 olarak belirlendi. (1987’de 450’ye çıkarıldı.)
6. Milletvekili seçimlerinin 5; cumhurbaşkanlığı seçiminin 7 yılda bir yapılması kabul edildi.
7. Bir tepki anayasasıdır.
8. Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
9. Yürütmeyi güçlendirmeye çalışmıştır.
10. Değişmeyecek hükümleri çoktur.
11. Cumhurbaşkanlığı sembolik olmaktan çıkarıldı.
5
TBMM’nin Yetkileri:
*Kanun koymak ve değiştirmek
*Bakanlar kurulunu denetlemek
*Bütçeyi görüşmek
*Para basılmasına karar vermek
*Savaş ve barışa karar vermek
*Uluslararası antlaşmaları görüşmek
*Genel ve özel af çıkarmak
*Ölüm cezalarının uygulanmasını onaylamak
*Süre dolmadan seçimlerin yenilenmesine karar vermek
E-Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri:
23 Nisan 1920’de açılan ilk TBMM’de siyasi partiler yoktur. Bütün vekiller misak-ı milliyi gerçekleştirme fikri etrafında birleşmişti. İlk anayasa hazırlanırken; mecliste tesanüt, istiklal, ıslahat ve halk zümresi gibi gruplar oluştu. Mustafa Kemal bu zor durumun aşılabilmesi için meclis de I. Grup da denilen Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubunu kurdu. Mustafa Kemal yapacağı işleri bu grupla beraber yapmaya
çalıştı. Bu grubun karşısında olanların tümüne birden II. Grup, ya da Muhafaza-i Mukaddesat Grubu dendi.
Lozan görüşmelerinin olduğu dönemde,
devletin yönetim şekli ve barıştan sonra
izlenecek iç siyaset konusunda mecliste görüş
ayrılıkları ortaya çıktı. Bu durum karşısında
meclis 1 Nisan 1923’de seçimlerin yeniden
yapılarak meclisin yenilenmesin kararının alarak
dağıldı.
Mustafa Kemal yeni meclis için yapılan
seçimlere inkılapçı kişilerin aday olmasını
sağladı. Seçimler 23 Nisan 1923’de yapıldı ve II.
Meclis 11 Ağustos 1923’de çalışmaya başladı.
Lozan Antlaşmasının onaylanması, Ankara’nın
başkent ilan edilmesi ve cumhuriyetin ilan
edilmesi gibi bir çok iş II. Meclis tarafından
yapıldı. 1923-1927 arasındaki büyük inkılapları
yaptığından dolayı II. Meclise inkılapçı meclis de
denilir.
Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubu 9
Eylül 1923’de Halk Fırkasına dönüştü. Mustafa
Kemal, gerçekleştirmeyi düşündüğü inkılapları
parti programına koymuş ve bu partiyi her hangi
bir toplumsal sınıfın değil; bütün halkın partisi
yapmaya çalışmıştır. Mustafa Kemal bu şekilde
inkılapları halka mal etmek istiyordu. Halk Fırkası
1924’de Cumhuriyet Halk Fırkası; 1935’de ise
Cumhuriyet Halk Partisi adını almıştır. Bu
partinin başkanlığını ve cumhurbaşkanlığını
1938’e kadar Mustafa Kemal yürüttü. 1938 ile
1950 arasında İsmet İnönü CHP’nin başkanlığını
yürüttü. Parti 1980’de kapatıldı.
CHP devletçilik ilkesini benimsemiş olmasından
dolayı kendisinden sonra kurulan partilerden
ayrılır.
NOT: Halkın istek ve şikayetlerinin meclise daha
iyi yansıması için çok partili hayat denendi. Fakat
gerek halk buna hazır olmadığından gerekse
inkılaplar tam olarak oturmadığından dolayı çok
partili hayatın uygulanması sonraya bırakıldı.
NOT: 18 Ekim 1920’de Türk Komünist Partisi
kuruldu. Bu partinin kuruluşunda SSCB’nin yardımını devam ettirebilmek, gizli komünist
çalışmalarını kontrol altına almak, Rusya’nın
baskı ve gizli girişimlerinden kurtulmak
düşüncesi etkili oldu.
NOT: Tek parti sistemi hükümetin
denetlenmesini güçlendirmekteydi.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası:
Milletvekilleri arasında saltanatın kaldırılması,
halifeliğin kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı
sonucunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Halk
Fırkası içinde en fazla karşı çıkılan konular
devletçilik ve inkılapçılık oldu. Görüş
ayrılıklarının giderek artması sonucunda
CHF’den ayrılan milletvekilleri ile ordudaki
görevlerinden ayrılan milletvekilleri 17 Kasım
1924’de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını
kurdular. (Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat
Cebesoy ve Adnan Adıvar partinin ileri gelenleridir.)
6
TCF devletçiliğe ve inkılapların hızlı ve köktenci
olmasına karşıydı. Ekonomide liberalizmi
benimsiyordu.
Partinin dini inançlara saygılı olduğunu slogan
haline getirmesi eski düzeni isteyenleri bu
partide topladı.
Şeyh Sait İsyanı sonucunda bakanlar
kurulu kararıyla kapatıldı.
NOT: TCF ilk muhalefet partisidir.
NOT: Rejimin yeniliğinden dolayı bu partinin
kurulması aceleciliktir.
Şeyh Sait İsyanı-Doğu İsyanı-Genç İsyanı:
Sebepleri:
*Yenilik hareketlerinin istenmemesi.
*Musul’u Türkiye’ye vermek istemeyen İngiltere’nin Irak ile Türkiye arasına tampon vazifesi
görecek olan Kürt devleti kurdurmak istemesi.
*Doğu Anadolu’nun yıllarca ihmal edilmiş
olması.
*TCF’ nin gericilere ümit verici tutumu
*Toprak ağalarının yeni devleti çıkarlarına uygun
bulmaması.
13 Şubat 1925’de Diyarbakır’da başlayan isyan
Genç, Erzurum, Elazığ, Muş ve Bitlis’te etkili
oldu. Bu bunalımlı dönemde Ali Fethi Okyar
hükümeti istifa etti. Yeni hükümeti oluşturan
İsmet İnönü oluşturdu ve isyana karşı şu
önlemleri aldı:
*Bölgede sıkıyönetim ilan edildi.
*Bölgeye ordu sevk edildi.
*Hıyanet-i Vataniye Kanununu tamamlar
nitelikte olan ve rejimin tartışılmasını yasaklayan
Takrir-i Sükun Kanunu ilan edildi. (4 Mart
1925’den 2 Mart 1927’ye kadar yürürlükte kalan
bu kanun inkılapların kabul edilmesini
kolaylaştırdı.)
*İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu.
İsyan 15 Nisan 1925’de tamamen bastırıldı ve
suçlular cezalandırıldı.
Şeyh Sait İsyanının Sonuçları:
*İstiklal Mahkemeleri tekrar kuruldu.
*Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı.
*TCF kapatıldı.
*İlk çok partili hayat denemesi başarısız sonuçlandı.
*Musul meselesi İngiltere lehine sonuçlandı.
*Devrimler konusunda dikkatli olunması
gerektiği görüldü.
NOT: Bu isyan laikliğe ve devrimlere karşı oluşan
ilk ciddi isyandır.
Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi:
(16 Haziran 1926)
Sebepleri:
*Bazı grupların Mustafa Kemal’i ortadan kaldırarak amacına ulaşmak istemesi.
*Rejimi değiştirmek isteyen çevrelerin
düşünceleri.
Bu girişimden Giritli Şevki denilen kayıkçı sayesinde devletin haberi oldu ve suikast akim
bırakıldı.
Önemi:
*İttihatçılar tamamen tasfiye edildi.
*Muhalifler sindirildi.
*TCF’ nin kapatılması haklılığı daha iyi anlaşıldı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası
(12 Ağustos 1930):
Kurulma Sebepleri:
*1929’da meydana gelen dünya ekonomik
bunalımının Türkiye’yi de olumsuz
etkilemesinden dolayı mecliste bunalımlar
meydana gelmiştir. Mustafa Kemal bu bunalımın
yeni bir partinin kurulması ile aşılacağına
inanmaktadır.
*Meclise demokrasinin gereği olan çok sesliliği
getirmek.
*Ülkenin çok partili hayata hazır hale geldiğinin
zannedilmesi.
Mustafa Kemal arkadaşı olan Ali Fethi Okyar’a
Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurdurmuştur.
Serbest Cumhuriyet Fırkası ekonomide
devletçilik yerine liberal ekonomiyi
7
savunmuştur. Parti inkılaplar ve Mustafa
Kemal’e saygılıydı.
Mustafa Kemal başkanı olduğu CHP ile SCF arasında tarafsız olacağına dair, Ali Fethi Okyar’a
söz vermiştir.
Bir kaç ay sonra eski sistemi savunanların
SCF’de toplanması Ali Fethi Okyar’ı
kuşkulandırdığı için; Ali Fethi Okyar, 17 Kasım
1930’da SCF’yi kapattı.
Menemen Olayı (23 Aralık 1930):
Derviş Mehmet denilen bir isyancı “şeriat
isteriz” diyerek Menemen halkını isyana çağırdı.
İsyanı önlemeye çalışan asteğmen Mustafa
Fehmi Kubilay gericiler tarafından öldürüldü.
Bölgeye gelen askeri birlikler isyanı bastırdı.
Önemi:
*Çok partili hayat için ortam oluşmadığı görüldü.
*Rejimin yerleşmesi için daha dikkatli olunması
gerektiği görüldü.
*SCF’nin kendi kendini kapatmasının haklılığı
anlaşıldı.
NOT: İnkılapların yerleşmesi için 1945 yılına
kadar bir daha çok partili hayat denenmedi.
Demokrat Parti (1946):
Kuruluş Sebepleri:
*CHP’de parti içi muhalefetin artması.
*II. Dünya Savaşını demokrat devletlerin kazanması.
*Türkiye’nin çok partili hayata hazır hale
gelmesi.
Demokrat Parti CHP’den ayrılan Celal Bayar,
Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik
Koraltan öncülüğünde kuruldu.
1946 yılında yapılan seçimleri açık oy gizli tasnif
esasına göre olduğundan dolayı CHP kazandı.
1950 seçimleri için gizli oy açık tasnif kabul edilince DP seçimleri ezici bir çoğunlukla kazandı ve
ilk defa Türkiye’de CHP dışında başka bir parti
yönetime geldi.
DP iktidarı 27 Mayıs 1960 askeri darbesine
kadar devam etti.
17 Eylül 1961’de devrin başbakanı Adnan
Menderes idam edildi.
F-Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi:
Kadınlar 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkı; 29 Ekim 1933’de
muhtar seçimlernde seçme ve seçilme hakkı; 5
Aralık 1934’de ise milletvekili seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkı verildi.
NOT: Mustafa Kemal zamanında kadın vali ve
kadın kaymakam olmadı.
Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesinin Önemi:
*Kadın siyasal alanda erkeğe eşit hale geldi.
*Ulusal irade meclise tam olarak yansıdı.
*Milli Egemenlik ve Halkçılık pekişti.
*Türk kadını Avrupa ülkelerinde kadınlara
verilmiş olan haklardan daha fazla hakka sahip
oldular.
HUKUK ALANINDA YAPILAN YENİLİKLER
Osmanlı Hukukunun Özellikleri:
*Şer’î ve örfî olmak üzere ikiye ayrılır.
*Din, mezhep farkları ve kapitülasyonlar
mezhep birliğini engellemiştir.
*Tanzimat döneminden itibaren batı hukuku
taklit edilmeye başladı.
*Kadın hakları kısıtlıdır.
*Mahkemelerde tek yargıç vardır.
*Avukatlık kurumu son döneme kadar yoktur.
Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926):
Sebepleri:
*Osmanlı’nın son döneminde hazırlanmış olan
Mecellenin halkın medeni hukuka dair
ihtiyaçlarını tam karşılayamaması.
8
*Mecellenin sadece Hanefi mezhebini ölçü
alması.
*Bütün vatandaşlarını eşit kabul eden Türkiye
Cumhuriyetinin yapısına Osmanlı zamanından
kalan hukukun uymaması.
*Hazırlayanlar; Mecellenin değişen şartlara göre
değişebileceğini belirttiyse de; Mecellenin
değişen şartlara göre değiştirilmemesi.
İsviçre Medeni Kanununun Türk Medeni Kanununu Olarak Kabul Edilmesinin Sebepleri:
*Mevcut kanunların en yenisi olması
*Demokratik olması.
*Akılcı ve pratik olması.
*Kadın ve erkek eşitliğine uygun olması.
Medeni Kanunun Getirdiği Yenilikler:
1. Hukuk birliği ve hukuk düzeni sağlandı.
2. Vatandaşlar arasında hak ve ödevler
bakımından eşitlik sağlandı.
3. Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
4. Toplumsal alanda kadın erkek eşitliği
sağlandı.
5. Hukukta din ve mezhep farkı kaldırıldı.
6. Patrikhanenin din işleri dışındaki yetkileri
kaldırıldı.
7. Boşanma hakkı kadına da verildi.
8. Boşanma durumunda kadın ve çocukların
hakları güvence altına alındı.
9. Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme
kurma hakkı ellerinden alındı.
10. Hukuk düzeni laikleşti.
11. Modern Türk ailesi oluştu.
12. Aile hayatına eşitlik sağlandı.
13. Kadına meslek seçme özgürlüğü verildi.
14. Lozan Antlaşmasının 48’nci maddesine
göre azınlıklar kendi medeni meselelerini
kendi mahkemelerinde halledecekti.
Medeni kanunun kabulü ile azınlıkların
bu hakkı kaldırıldı.
15. Azınlıkların hukuk özerkliği kesin olarak
bitti.
16. Millet bilincinin oluşması için önemli bir
adım atıldı.
17. Kadın ve erkek için tek eşle evlilik
benimsendi.
18. Evlenme devlet kontrolüne alındı.
Açıklamalar:
*Kapitülasyonlar, yabancı uyruklu kişilerin Osmanlı hukukuna uymasını engelliyordu.
*Medeni Kanun kadınlara siyasal haklar vermemiştir.
*Devlet yapısının laikleşmesi 1928’de
tamamlandı.
*1922-1928 arası laikleşmenin hızlı olduğu dönemdir.
*1923-1933 çağdaşlaşmanın hızlı olduğu
dönemdir.
Laikliğin Aşamaları:
1. Saltanatın kaldırılması
2. Halifeliğin kaldırılması
3. Şer’iyye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması.
4. Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması.
5. Tekke, zaviye, dergah ve türbelerin
kapatılması.
6. Kılık kıyafet devrimi
7. Medeni hukukun kabulü
8. Anayasadan devletin dini İslam’dır
maddesi atıldı.
9. 1937’de Laikliğin anayasaya alınması.
NOT:Hukukta laikliğin benimsenmesi;
Avrupalıların, ülkemizde yaşayan Hıristiyanların
haklarını bahane ederek, iç işlerimize
karışmasını önledi.
EĞİTİM YENİLİKLERİ
Sebepleri:
Eğitimi çağdaşlaştırmak
1. Milli demokratik ve laik bir toplum
oluşturmak
2. Eğitimi birleştirmek
3. Eğitimdeki ikilik ve karışıklığı önlemek
4. Cumhuriyet rejimini güçlendirecek eğitim
sistemini oluşturmak.
5. Kültür ikiliği ve çatışmasını önlemek.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924):
*Eğitim ve öğretimde birlik sağlandı.
*Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.
*Eğitim devletçi, milliyetçi ve laik bir karakter
ka-zandı.
9
*Azınlık okullarının zararlı faaliyetleri
durduruldu.
*Yabancı okullara Türkçe dersleri kondu.
*Medreseler kapatıldı.
*İlk öğretim zorunlu ve parasız duruma getirildi.
*Eğitimde eşitlik sağlandı.
Medreselerin Kapatılmasının Sebepleri:
*Yeni rejim karşıtlarının yetişmesini önlemek
*Kültür ikiliğini önemek
*Din bilginine pek ihtiyaç olmaması
*Medreselerin çağa ayak uyduramaması
*Tutucuların kendi fikirleri doğrultusunda adam
yetiştirmesini önlemek.
Din adamı ihtiyacını karşılamak için İmam Hatip
Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri açılmıştır.
2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı Kanunu
çıkarıldı.
Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928):
Sebepleri:
*Arap harflerinin okuma ve yazmayı
zorlaştırması.
*Avrupa ile ilişkilerin kolaylaştırılmak istenmesi
*Halkı çağdaşlaştırmak
*Öz Türkçe’yi yeniden canlandırmak
*Okuma yazma oranın artırmak
*Arap alfabesinin Türkçe’nin yapısına uymaması.
1933 yılında Darülfünunun yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu.
Türk Tarih Kurumunun Kurulması (15 Nisan
1931):
TTK’ nın Kurulmasının Sebepleri:
*Türk vatanının bütünlüğüne karşı girişilecek
tertipleri tarihi kanıtlarla etkisiz hale getirmek.
*Türklerin üstün medeni kabiliyeti ve dünya
medeniyetine yaptığı hizmetler gözler önüne
serilecek.
*Türk milletine atılan iftiralar cevaplandırılacak
*Türk Tarihinin derinlikleri araştırılacak
*Ortak tarih bilinci oluşturulacak
*Anadolu’nun eski halkı araştırılacak
Açıklama:
*Türk Tarih Kurumunun kurulması ulusçulukla
ilgilidir.
*Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemine kadar
İslam Tarihi; Tanzimat Döneminde Osmanlı
Tarihi; II. Meşrutiyet Döneminde ise Türk Tarihi
ağırlıklı olarak okutuldu.
*1932’de Türk Tarih Tezi ortaya atıldı.
Türk Dil Kurumunun Kurulması(12 Temmuz
1932):
TDK’ nın Kurulma Sebepleri:
*Türkçe’yi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak.
*Türkçe’nin kökenlerini oluşturmak.
*Türkçe’yi zenginleştirmek.
*Türkçe’yi bilim dili haline getirmek.
*Türkçe’yi halkın anlayacağı şekle getirmek.
*Dil çalışmalarını planlı hale getirmek
*Türkçe’nin zenginliğini ortaya koymak
*Türk dilini öz benliğine kavuşturmak.
*Konuşma dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki
farkları gidermek.
*Dildeki Osmanlıcılığı bitirmek
*Halk ile aydınlar arasında dil uzlaşması
sağlamak
*Resmi dil ile halk dili arasındaki farkları gidermek.
Açıklamalar:
*TDK’ nın kurulması ulusçuluk ile ilgilidir.
*1932’de Halk Evleri açıldı.
TOPLUMSAL YAŞAYIŞIN DÜZENLENMESİ
Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30
Kasım 1925):
Önemi:
*Türk halkının bilime, akılcılığa ve laik
düşünceye yönelmesi açısından önemli bir adım
atıldı.
10
*Birlik beraberliğin sağlanması yönünde önemli
bir adım atıldı.
*Türkiye’nin falcılar, şeyhler, dervişler ve büyücüler ülkesi olamayacağı ispatlandı.
Açıklamalar:
*Aynı gün şeyh, derviş, mürit gibi unvanların kullanılması ve kurumlarla ilgili elbiselerin giyilmesi
ve muskacılık yasaklandı.
*Türbeler kapatılırken Yavuz ve Fatih gibi Türk
büyüklerinin türbelerinin kapatılmaması; Türk
İnkılabının tarihi kökleri koparmaya yönelik
olmadığını gösterdi.
Kılık Kıyafetin Düzenlenmesi (25 Kasım 1925):
Sebepleri:
*Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak
*Ayrılık ifade edilen giysilerin giyimini durdurmak.
*Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak.
Açıklamalar:
*Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatılmıştır.
*Fes geri kalmışlığın sebebi değil; anısıydı.
*Kadınların giyimi konusunda kanun
çıkarılmayıp; bu durum doğal haline bırakıldı.
*3 Arlık 1934’de çıkarılan bir kanunla din
adamlarının ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet
giymeleri yasaklandı. (Diyanet İşleri Başkanı,
Patrik ve Haham Başı bu kuralın dışında tutuldu.)
Soyadı Kanununun Kabulü (21 Haziran 1934):
Sebepleri:
*Medeni Kanunun uygulanmasından doğan
aksaklıkları gidermek.
*Toplumda ayrılık ifade eden lakapları kaldırarak
birliği güçlendirmek.
*Eşitlik ilkesini güçlendirmek.
Açıklamalar:
*Aynı gün ağa, hoca, molla, paşa ve bey gibi unvanların kullanımı yasaklandı.
*Osmanlı’dan kalan madalyaların taşınması yasaklandı.
*Meclis Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi
ve bu soyadı başkalarının kullanmasını yasakladı.
Miladi Takvimin Kabulü (26 Aralık 1925):
Sebepleri:
*Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri kolaylaştırmak
Açıklama:
*Aynı gün Avrupa’nın saat ölçüsü de ölçü alındı.
*1931’de Avrupaî tarz ağırlık ve uzunluk ölçüleri
de kabul edildi.
*1935’de haftalık tatil Cumadan Pazara alındı.
*1928’de uluslararası rakamlar kabul edildi.
*Uzunluk ve ağırlık alanındaki değişiklikler ve
hafta tatilinin değiştirilmesi Avrupa ile ticari
ilişkileri kolaylaştırmaya yöneliktir.
Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi (1930-
1934)
EKONOMİK DÜZENLEMELER
1 Mart 1922’de TBMM ekonomi Çalışmalarının Başlıca Noktalarını Şöyle Belirlemiştir:
*Sanayii canlandırmak ve modern araçlara sahip
olmak
*Ormanları iyi hale getirmek
*Toplum menfaatini doğrudan ilgilendiren kuruluşları ve iktisadi girişimleri gücümüz oranında
devletleştirmek.
*Madenlerimizi işletmek ve bu alna yönelen sermayeyi himaye etmek
*Ekonomik bağımsızlığın korunabilmesi için bütçeyi ekonomik yapı ile uygun tutmak
İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat-4 Mart 1923):
Kongrenin Toplanma Sebepleri:
*Milli ekonominin amaçlarını ve maçlara
ulaşmak için izlenecek yöntemi belirlemek
*Ekonomik bağımsızlığın yöntemini belirlemek
*Milli ekonominin temellerini atmak
Kongrede Alınan Bazı Kararlar:
11
*Anonim şirketlerin kuruluşunu kolaylaştırmak
*Milli bankalar kurmak
*Demir yolları inşaatının hükümetçe bir
programa bağlanması
*Sanayii teşvik etmek
*Yerli malının kullanımına önem vermek
*Teknik eleman yetiştirecek okullar açmak
*Sanayi mallarının gümrük vergileri ile
korunması
*Ulaşım sorunlarının çözülmesi
*Tüketim mallarının üretimine öncelik vermek
*Yabancı kurumları millileştirmek
Açıklamalar:
*Bağımsız ekonomi için ilk adım Lozan’da kapitülasyonların kaldırılması ile atıldı.
*İzmir İktisat Kongresi bağımsız, liberal ve milli
ekonomiyi benimsedi.
*1930’da Merkez Bankasının kurulması Türk
parasını yabancı sermayenin elinden kurtardı.
*İzmir İktisat Kongresinde Misak-ı İktisadi kabul
edildi.
Cumhuriyetin İlk Yıllarında Özel Girişimin
Desteklenmesine Rağmen Beklenen Verimi Gösterememesinin Sebepleri:
*Özel sermayenin yetersizliği
*Yetişmiş iş gücünün yetersizliği
*Deneyim ve bilgi eksikliği
*1929’da dünya ekonomik bunalımının çıkması
Devletçi Ekonomiye Geçişin Sebepleri:
*Özel girişimin üzerine düşen görevi yerine getirememesi (Özel teşebbüsün desteklenmesi için
1924’de İş Bankası kuruldu. 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.)
*Devletin gelişebilmesi için vakit kaybetmeden
büyük sanayi atılımlarının yapılmasının
gerekmesi.
1933 yılında I. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlandı.
Önemi:
*İlk defa planlı ekonomi dönemi başladı.
*Ekonomi devletçi ( Karma Ekonomi: Büyük
atılımları devlet yapsa da özel teşebbüse de iş
imkanı tanıyan sistem) bir özellik kazandı.
*İlk büyük atlımlar bu dönemde yapıldı.
*Toprak reformu tam olarak gerçekleştirilemedi.
1937’de II. Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandıysa
da II. Dünya Savaşının başlamasından dolayı uygulanamadı.
Tarımın Geliştirilmesi İçin Alınan Önlemler:
*Aşar kaldırıldı (17 Şubat 1925)
Açıklama:Vergi gelirlerinin %40’ını oluşturan
aşarın kaldırılması ilk bütçe açığını oluşturdu.
TBMM’nin bu kararı tarıma verilen önemi
gösterir.
*Ziraat Bankası kuruldu.
*Kooperatifler kuruldu(1929)
*Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu.
*Tohum ıslah istasyonları ve numune çiftlikleri
kuruldu.
*Toprak reformu için 1926’dan itibaren
teşebbüsler yapıldı.
Ticari Hayatın Düzenlenmesine Dair Yapılan
Düzenlemeler:
*Lozan Antlaşması ile Kapitülasyonlar kaldırıldı.
*Ticareti koruyan kanunlar çıkarıldı.
*İş Bankası kuruldu. (1924)
*1926’da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Türk denizlerinde yük ve yolcu taşıma işleri Türk
gemicilerine verildi.
Sanayi ve Madencilik:
*Milli sanayiinin korunması ve gelişmesi için kapitülasyonlar kaldırıldı.
*Büyük yatırımlar devlet tarafından yapıldı.
*Özel teşebbüs desteklendi.
*1925’de Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
*28 Mayıs 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
*Planlı Ekonomi uygulanarak ilk büyük fabrikalar
kuruldu.
*1933’de Sümer Bank kuruldu.
*1935’de Etibank ve MTA kuruldu.
*Kayseri, Ereğli, Nazilli, Malatya ve Bursa
merinos dokuma fabrikaları; İzmit selüloz ve
kağıt; Beykoz deri ve kundura; Paşabahçe cam;
Karabük demir-çelik fabrikaları açıldı.
12
NOT: Uşak Şeker Fabrikası Teşvik-i Sanayi Kanunu sonucunda kurulmuştur.
Bayındırlık ve Ulaştırma:
*1927’de Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü
kuruldu.
*1933’de Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı kuruldu.
*1923’de Türkiye Seyrisefain İdaresi kuruldu.
ATATÜRK DÖNEMİNDE TÜRK DIŞ
POLİTİKASI
Giriş:
*İç ve dış politika ilkesi olarak “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi benimsendi.
*Savaş korunma amacı olarak görüldü. Başak bir
devletin topraklarını almak için politika
izlenmedi.
*Milli Egemenlik ve milli menfaatler ön planda
tutuldu.
*İlk yıllarda misak-ı milli gerçekleştirilmeye çalışıldı.
*1920-1936 yılları arasında batıya karşı SSCB’
nin dostluğu devam ettirildi.
*1936-1945 yılları arasında İtalya’nın saldırgan
tutumuna karşı ve batın ile ilişkileri yumuşatmak
için İngiltere ile dost geçinildi.
*1945’de sonra SSCB tehdidine karşı ABD ile
dost geçinildi.
*1928’de Afganistan ile dostluk antlaşması imzalandı
*1930’a kadar Lozan’dan kalan problemler halledildi.
*1925’de SSCB ile saldırmazlık antlaşması imzalandı.
*1928’de İtalya ile tarafsızlık ve uzlaşma antlaşması imzalandı.
*1935-1938 arasında Avrupa’nın bloklaşma
durumundan dolayı Avrupalı devletlere karşı çok
yönlü bir politika izlendi; ki bu da Montrö
Antlaşmasının imzalanmasında etkili oldu.
*1919-1920 arası Türkiye’nin dost arayışı
dönemidir.
*1920 sonrasında bir yandan SSCB ile iyi geçinilirken; bir yandan da işgalciler arasındaki ayrılıklardan faydalanmanın yolu arandı.
*1923-1930 arasında Lozan’dan kalan
problemler halledildi.
*1952’de Osmanlı kadınlarının 1974’de ise Osmanlı erkeklerinin Türkiye’ye dönmesi kabul
edildi.
NÜFUS MÜBADELESİ
Nüfus sorunu Lozan Görüşmelerinde halledildiği
halde uygulanma safhasında Yunanistan
problem çıkarmıştır. Yunanistan İstanbul’da
daha fazla Rum kalmasını istiyor; Türkiye ise
yasalar çerçevesinde bu işi halletmek istiyordu.
Nüfus mübadelesi sorunu Yunan başkanı ile
Mustafa Kemal arasında 1930 yılında
görüşülerek 10 Haziran 1930’da imzalanan
Ankara Antlaşması ile halledildi. Bu antlaşmasan
sonra Türk-Yunan ilişkiler düzelmiştir. Türkiye ile
Yunanistan arasındaki dostluk ilişkileri 1954
yılında meydana gelen Kıbrıs sorununa kadar
devam etmiştir.
YABANCI OKULLAR
Lozan Antlaşmasına göre yabancı okulları Türkiye’nin belirleyeceği şartlara uyacaktı. Türkiye
1924 yılında okullarda dini ayin yapılması için
bulundurulan salonların kapatılmasına; 1925 ve
1926 yıllarında ise yabancı okullarda Türkçe,
Tarih ve Coğrafya gibi derslerin Türk
öğretmenler tarafından okutulmasına; derslerde
Türklük aleyhine bilgiler olmamasına ve
okulların Türk müfettişler tarafından
denetlenmesine dair kanunlar çıkardı.
Fransa ve Papalık başta olmak üzere Türkiye’nin
yabancı okullar konusundaki uygulamalarına
karşı çıktı. Fakat okullar meselesini iç meselesi
sayan Türkiye yabancı devletleri iç işlerine
karıştırmadı.
IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ
Musul Meselesi Lozan’ın bıraktığı problemlerden
biriydi. İngiltere zengin petrol yataklarına sahip
olmasından dolayı Musul’u Türkiye’ye bırakmak
istemiyor ve sömürgeci düşünce ve ahlakı
13
doğrultusunda bu konuyu kendi lehine
çözümleyebilmek için her problemi çıkarıyordu.
Musul Meselesinin çözümü için Türkiye ile İngiltere arasında görüşmeler 19 Mayıs 1924’de
başladı. Fakat İngiltere Hakkari’yi de tartışmalı
bölgeden görmek isteyince görüşmeler kesildi.
Bundan sonra mesele önce Milletler Cemiyetine,
sonra Lahey Adalet Divanına gitti. Meselenin
kendi konusu olmadığını ileri söyleyen Adalet
Divanı meseleyi tekrar Milletler Cemiyetine
havale etti. Meselenin bu şekilde uzatılması,
İngiltere’nin zaman kazanarak Musul ve
civarında olaylar çıkarıp meseleyi lehine
çözümleyebilmek isteyişinin bir sonucudur.
5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması
ile ;
*Musul ve çevresi İngiliz mandaterliği altında
bulunan Irak’a bırakıldı.
*Irak hükümeti Musul petrol gelirlerinin
vergisinin %10’unu 25 yıl süre ile Türkiye’ye
vermeyi kabul etti. (Türkiye bu gelirden bir
defaya mahsus olmak üzere 500.000 sterlin
aldı.)
Önemi:
*Bu günkü Türkiye-Irak sınırı çizildi.
*Türk-İngiliz ilişkileri düzelmeye başladı.
*Misak-ı Milliden taviz verildi.
TÜRKİYE’NİN MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞİ:
Milletler Cemiyeti 10 Ocak 1920’de Cenevre’de
kurulmuştur.
Musul Meselesinde İngiltere’nin çıkarlarına hizmet etmiş olduğundan dolayı; Türkiye Milletler
Cemiyetine uzun bir süre güven duymadı.Türkiye’nin Avrupa’ya çok yakınlaşmak istemeyişinde SSCB’yi küstürmeme düşüncesi de
vardır. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine girmek
gibi bir amacı yoktu. Lozan’dan sonra
Türkiye’nin barış yolunda gösterdiği çabalar ve
Musul’u Irak’a bırakmasından dolayı Türkiye’ye
karşı sıcak davranmaya başlayan İngiltere
Türkiye’yi Milletler Cemiyetine üyeliğe davet
edince; uluslararası barışa katkıda bulunmak
istediğini göstermek isteyen Türkiye Milletler
Cemiyetine 18 Temmuz 1932’de üye oldu.
NOT: 1934’de SSCB de MC’ ye üye oldu.
BALKAN ANTANTI (9 ŞUBAT 1934)
Antantın Oluşmasının Sebebi:
1933’den sonra İtalya’nın hızlı bir şekilde
silahlanarak Balkanlar’a yönelik politikalar
üretmesi Balkan devletlerini ve Türkiye’yi
endişelendirmiştir.
Antantı Oluşturan Devletler:
Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya
Bu antant devletlerin toprak bütünlüğüne saygı
gösterme ve iç işlerine karışmama esasına
dayanıyordu.
Önemi:
*Türkiye Yunan sınırını güvence altına aldı.
*Türkiye bölgede lider konumunda olduğunu
gösterdi.
*Türkiye uluslararası barışa katkıda bulunmak
istediğini gösterdi.
*Montrö Antlaşması için Türkiye kamuoyu oluşturmuş oldu.
Not: Balkan Antantı II. Dünya Savaşının başlaması ile dağıldı.
MONTRÖ SÖZLEŞMESİ
(20 TEMMUZ 1936)
Türkiye Lozan’da Boğazlar ile ilgili hükümleri,
güvenlik konusunda Milletler Cemiyetinin etkili
olacağı ve Avrupa’da silahsızlanmanın
gerçekleşeceği ümidi ile, kabul etmiştir.
1933 yılından itibaren Almanya ve İtalya’nın hızlı
bir şekilde silahlanması ve MC’ni bu duruma bir4
çare bulamamsı Türkiye’yi Boğazların güvenliği
konusunda endişelendirdi. Lozan Antlaşmasının
Türkiye’yi Boğazlar konusunda kısıtlayan hükümlerinin kaldırılması için Türkiye 10 Nisan 1936’da
Lozan’ı imzalayan devletlere birer nota
14
gönderdi. Antlaşmaların hiçe sayıldığı ve
devletlerin dost arayışı içinde olduğu bir
dönemde Türkiye’nin istekleri olumlu karşılandı
ve Boğazların Statüsü İsviçre’nin Montrö
kentinde tekrar görüşüldü.
Montrö Sözleşmesinin İçeriği:
1. Boğazlar komisyonu kaldırılarak görevleri
Türk devletine devredildi.
2. Boğazlara Türkiye’nin asker sokması
kabul edildi.
3. Ticaret gemilerinin Boğazlardan serbest
geçişi kabul edildi.
4. Savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine
sınırlama getirildi.
5. Savaş zamanında Türkiye’ye Boğazları
kapatma hakkı tanındı.
Önemi:
*Misak-ı Milli yönünde önemli bir adım atıldı.
*Türkiye’nin uluslararası güç dengesinde önemi
arttı.
*SSCB kendisini Kara Deniz’de güvende hissetti.
*Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki durumu
güçlendi.
Açıklamalar:
*İtalya sözleşmeyi daha sonra imzaladı. (İtalya
Habeşistan’a saldırdığı zaman MC’de olan
Türkiye de İtalya’nın bu davranışını kınamak
zorunda kalmıştı.)
*İngiltere Türkiye’nin Doğu Ak Deniz’de güçlü
olmasını istiyordu.
*SSCB Lozan’ın oluşturduğu Boğazlar rejimini
beğenmiyordu.
*Japonya II. Dünya Savaşından sonra
görüşmeden çekildi.
SADABAT PAKTI (9 TEMMUZ 1937)
Sebebi:
İtalya’nın Akdeniz Havzası ve Ortadoğu’ya
yönelik saldırgan tutumu.
Katılan Devletler:
Türkiye, İran, Afganistan ve Irak
Önemi:
*Türkiye İran ve Irak sınırını güvence altına aldı.
*İtalya’ya karşı Balkanlar’da önemli bir caydırıcılık rolü üstlenmiş olan Türkiye Sadabat Paktı ile
de tavrını devam ettirerek dünya barışına
katkıda bulunma istediğini göstermiştir.
*Türkiye bölgede öncü durumda olduğunu
göstermiştir.
NOT: II. Dünya Savaşı başlayınca pakt dağılmıştır.
HATAY SORUNU
Fransa, 1936 yılında Hatay’dan çekilerek,
bölgeyi Suriye’ye bırakmak isteyince; bu
durumun Ankara Antlaşmasına uymadığını ileri
süren Türkiye MC-ye başvurdu.
II. Dünya Savaşı’nın belirtileri oluştuğundan dolayı Fransa Hatay meselesinde Türkiye’yi pek uğraştırmadı. Çünkü bu dönemde devletler dost
kaybetmek istemiyordu.
3 Temmuz 1938’de Hatay meselesi çözümlendi.
Bu çözüm doğrultusunda; 5 Temmuz 1938’de
Türk askeri Hatay’a girdi. 2 Eylül 1938’de Hatay
meclisi açıldı. Tayfur Sökmen devlet başkanı,
Abdurrahman Melek başbakan oldu.
Hatay Meclisi’nin verdiği kararla Hatay 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye katıldı.
Önemi:
*Misak-ı Milli yönünde son adım atıldı.
*Güney sınırı son halini aldı.
*Mustafa Kemal II. Dünya Savaşı öncesi gelişmelerini Türkiye’nin lehine kullanarak dahiyane bir
siyaset izlediğini gösterdi.
NOT: Hatay Türkiye’ye katılan son toprak parçasıdır.
15
II. DÜNYA SAVAŞI (1939-1945)
I. Dünya Savaşından Sonra Barışı Koruma
Çabaları:
*Milletler Cemiyeti kuruldu.
*Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavya
arasında Küçük Antant kuruldu.
*Fransa ile Almanya 1925’de Locarno Antlaşmasını imzaladı.
*Anlaşmazlıklara çözüm bulmak için Fransa ile
ABD 1928’de Kellog Paktını kurdu. ( Bu pakta
Türkiye 1929’da katıldı.)
*Balkan Antantı, Sadabat Paktı ve Montrö
Sözleşmesi yapıldı.
Savaşın başlamasında Almanya ve İtalya’nın
saldırgan tutumu etkili oldu.
Almanya ile İtalya’nın 1936’da kurduğu Mihver
Devletler Grubuna 1937’de Japonya da katıldı.
Mihver Devletler karşısında İngiltere ile Fransa
Müttefik Devletler Grubunu oluşturdu.
1936’da Habeşistan’a saldıran İtalya daha sonra
ise Arnavutluk’u ele geçirdi.
Hitler 1938’de Avusturya’yı Almanya’ya
bağladı. Almanlar 1939’da Çekoslovakya’yı işgal
etti. Almanya ve Rusya aynı dönemde Polonya’yı
işgal edince Fransa ve İngiltere olaya müdahale
etti ve II. Dünya Savaşı başladı. Almanya ilk
dönemde Yugoslavya ve Bulgaristan’ı da işgal
etti. Almanya Rusya’ya da savaş ilan edince
Ruslar İngiltere tarafında geçti. (1941)
Japonya ABD’nin deniz üslerine ve Çin’e saldırınca; ABD ve Çin Japonya’ya karşı savaşa girdi.
1942’de rejim değişikliği yaşayan İtalya
İngiltere tarafında geçti.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın yaptığı
Normandiya çıkartması sonucunda Almanya
teslim oldu.
ABD’nin Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki
kentlerine atom bombası atması sonucunda
Japonya da savaştan çekildi.
Türkiye savaş esnasında İngiltere ve Rusya tarafından savaşa girmesi yolunda zorlandıysa da,
tarafsız kalmayı başardı. Almanya Bulgaristan’a
girince; Almanya ile Türkiye arasında 1941’de
saldırmazlık antlaşması imzalandı. Türkiye
savaşın bitmesine az bir zaman kala 1945’de
Almanya ile Japonya’ya savaş ilan etmiş fakat
savaşa fiilen girmemiştir.(Türkiye’nin bu
tutumunda BM’ye girme arzusu vardır.)
NOT: Kuzey Afrika Savaşları Almanya ve
İtalya’nın karşısında İngiltere’nin üstünlüğü ile
sonuçlandı.
II. Dünya Savaşının Sonuçları:
*Almanya doğu-batı olmak üzere ikiye ayrıldı.
Doğu Almanya sosyalizme kaydı.
*ABD ve SSCB süper güç haline geldi.
*Orta ve Doğu Avrupa SSCB’nin kontrolüne girdi.
*ABD ile SSCB arasında soğuk savaş dönemi
başladı.
*Hindistan, Pakistan, Mısır, Cezayir, Tunus ve
Libya bağımsız oldu.
*1948’de İsrail Devleti kuruldu.
*Sömürgecilik hız kaybetti.
*Çin’de komünizm yayıldı.
*MC BM’ye dönüştü.
*TC-ABD ilişkileri gelişmeye başladı.
*Filistin bağımsızlaştı
*NATO ve Varşova paktları kuruldu.
*Türkiye’de çok partili hayat başladı.
*Yalta Konferansında dengeler kuruldu.
*Paris Konferansında antlaşmalar görüşüldü.
II. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA BARIŞI
KORUMA ÇABALARI
*Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu.
*NATO kuruldu.
*Balkan Paktı kuruldu.
*Bağdat Paktı kuruldu.
Birleşmiş Milletler Teşkilatının Yapısı ve Özellikleri:
*Genel Kurul: Teşkilattaki devletlerin üyeleri bu
kuruldadır.
*Güvenlik Konseyi: 15 üyesi vardır. Bu
üyelerden ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya
veto hakkına sahiptir.
16
*Ekonomik ve Sosyal Konsey:Savaşlara sebep
olabilecek sosyal ve ekonomik faktörleri ortadan
kaldırmaya çalışır.
*Vesayet Konseyi: Kendi kendini idare
edemeyecek devletleri idare etmek için kurulan
bu birim günümüzde önemini kaybetmiştir.
*Milletlerarası Adalet Divanı: BM’nin yargı
organıdır.
*Sekreterlik:Personelden oluşur.
NOT: Türkiye de BM’nin kurucularındandır.
NATO VE ÖZELLİKLERİ
*Brüksel merkez olmak üzere 1948’de kuruldu.
*Uluslararası barışın korunması ve komünizme
karşı korunum amaçlandı.
*ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Hollanda,
Lüksenburg, Belçika, Danimarka, İzlanda, İtalya,
Norveç, Portekiz, Yunanistan, Almanya, İspanya
ve Türkiye teşkilatın üyesidir.
Açıklama:Kore Savaşına asker göndermesi
Türkiye’nin NATO’ya girmesinde etkili oldu.
(1952)
VARŞOVA PAKTI
Rusya’nın öncülüğünde Avrupa’nın sosyalist
ülkelerinin bir araya gelmesi ile kuruldu.
Komünizmin önemini kaybetmesi ile teşkilat
dağıldı.
BALKAN PAKTI (1954)
Kuruluş Sebebi:
SSCB’nin Balkanlar’a yönelik saldırgan tutumu
Kurucu Üyeleri:
Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan
Açıklama:Yugoslavya’nın SSCB’ye yaklaşması
ve Kıbrıs Meselesinden dolayı pakt kurulduğu yıl
dağıldı.
BAĞDAT PAKTI (1955)
Kuruluş Sebebi:
SSCB’nin Orta Doğuya yönelik saldırgan tutumu
Kurucu Üyeleri:
Türkiye, Pakistan, İran ve Irak
1958’de Irak pakttan ayrılınca; paktı İngiltere
dıştan desteklemeye başladı; ki paktın bu haline
CENTO denilir.
ATATÜRK İLKELERİ
ATÜRKÇÜLÜK VE TÜRK İNKILABININ ÖZELLİKLERİ
*Uyum içinde işleyen düşünce ve ilkelerden
oluşan bir bütündür.
*Milletin ihtiyaçlarından doğmuştur.
*Milli bir düşünce sistemidir.
*İlerleme ve yenileşmeye açıktır.
*Temelinde insanlığın binlerce yıldır işlediği evrensel değerler vardır.
*Dışarıdan alınmış bir ideoloji değildir.
*Doğmasının en önemli sebebi kişisel devlet
yönetiminin hiç bir kesimin istek ve ihtiyaçlarını
karşılayamamasıdır.
*Türk İnkılabında Fransız ve Rus İhtilalinden
farklı olarak; fikri ve ideolojik hazırlık safhası
yoktur.
*Bağımsızlık ve egemenlik birlikte
yürütülmüştür.
Türk İnkılabının Evrenselliğinin Kanıtları:
*Tüm dünyada etkili olmuştur
*Sömürülen milletlere örnek olmuştur.
* Günümüz meseleleri için ve başka milletler için
çözümler içermesi
Türk İnkılabını Osmanlı Islahatlarından Ayıran
Farklar:
*Kapsamlı, değişimci ve köklüdür.
*Sadece devleti ve kurumları değil halkı da yüceltmeyi amaçlamıştır.
17
*Islahatlar tereddütlü; inkılaplar kararlıdır.
*İnkılaplarda dış baskı yoktur.
*Sıra izlendi: Önce çağdaşlaşmayı engelleyen kurumlar kaldırıldı; sonra yenilik yapıldı.
Açıklama: Faşizmde seçimle iş başına gelenler
yönetimden ayrılmak istemez; Bolşevizmde ise
millet egemenliği ret edilip sınıf egemenliği ön
palanda tutulur.
İLKELER
1-CUMHURİYETÇİLİK:
*Devletin rejim şeklidir.
*Halk egemenliğini esas alır
*Demokratiktir.
*Seçme ve seçilme hakkı tüm vatandaşlara
verilir.
*Hükümet ile millet arasında kopukluk yoktur.
*Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi
teklif edilemez maddesidir.
*Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında
tuttuğu bir ilkedir.
*Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyetin ilanı, Halifeliğin kaldırılması Cumhuriyetçilik yolunda yapılmış devrimlerdir.
2-MİLLİYETÇİLİK:
*Kurtuluş Savaşının yapılmasında ve Türk
Devletinin kurulmasında temel ilke oldu.
*Bu ilke fedakarlık ve dayanışmayı gerektirir.
*Irkçılık ve ümmetçiliği ret eder.
*Türkiye Cumhuriyeti’nin benimseyen ve “Türküm” diyen herkes Türk’tür.
*Milli birlik ve beraberlik esastır.
*Benimsediği eşitlik ilkesi ile Faşizm ve Nazizmden ayrılır.
*TBMM’nin açılması, Saltanatın kaldırılması,
Cumhuriyet yönetiminin kurulması, Halifeliğin
kaldırılması, Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması, Türk Harflerinin kabulü, TTK ve TDK’nın
kurulması bu ilke ile ilgilidir.
3-HALKÇILIK:
*Cumhuriyetçilik ve Milliyetçiliğin doğal sonucudur.
*Halkın eşitliği esastır.
*Halkın menfaatleri ön plandadır.
*Sınıf mücadelesi değil; sosyal dayanışma
esastır.
*Sınıfçılık olmadığı için Komünizmden ayrılır.
Halkçı Devrimler:
*TBMM’nin açılması
*Saltanatın kaldırılması
*Cumhuriyetin ilanı
*Halifeliğin kaldırılması
*Türk Medeni Kanununun kabulü
*Aşarın kaldırılması
*Kılık-kıyafet devrimi
*Soyadı Kanunu
*Kadınlara siyasal hakların verilmesi
*Türk Harflerinin kabulü
4-DEVLETÇİLİK:
*Devletçilik; devletin ekonomik, sosyal ve
kültürel alanlarda daha hızlı bir gelişme
sağlamak amacıyla yaptığı uygulamalardır.
*Bu ilke halkçılığın tamamlayıcısıdır.
*Ekonomide planlı kalkınma hedeflenmiştir.
*Karma ekonomiyi esas alan Türk Devletçilik
İlkesinde özel mülkiyetin olması Devletçiliği
Komünizmden ayırır.
*Müdahalecidir; katı değildir.
*Zamanın şartlarına göre değişmiştir.
18
5-İNKILAPÇILIK:
*Çağın değişen şartlarına göre değişimi ve modernleşmeyi esas alır.
*TBMM’nin açılması ile başlayan Türk İnkılabının
devam ettiğini gösterir.
*Durağan değildir.
6-LAİKLİK:
*Din-devlet işlerinin ayrılmasını ve vicdan hürriyetini esas alır.
*Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında
tuttuğu ve taviz vermediği bir ilkedir.
*Devlet vatandaşların inanma ve inanmama
hakkını anayasa ile güvence altına almıştır.
*Osmanlı din devleti olmasının gereği olarak dini
müesseseleşmesine yansıttığı için Laik Türk Devleti inkılaplar döneminde bütün müesseselere
müdahale etme gereği duymuştur.
*Din egemenliği değil; millet egemenliği esastır.
*Hukuk birliği ve hukukun dinden bağımsız
olması esastır.
*Dış devletlerin azınlıkların haklarını bahane
ederek Türk Devletinin iç işlerine karışmasını
önlemiştir.
Açıklamalar:
*1928’de anayasadan “devletin dini İslam’dır”
maddesi atıldı
*1928’de milletvekillerinin yemin şekli bu günkü
haline getirildi.
*1937’de 6 ilke anayasaya alındı.
*Türk Milleti için dini dış politikada kullanma
dönemi I. Dünya Savaşı ile bitti.
*Kurtuluş Savaşı ümmet ideolojisi yerine millet
ideolojisini getirdi.
BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
Ulusal Egemenlik: Cumhuriyetçiliği bütünler
1. Milli Birlik ve Beraberlik: Milliyetçiliği ve
Halkçılığı bütünler
2. Milli Bağımsızlık: Dış politika ilkesidir.
3. Yurtta Sulh Cihanda Sulh: İç ve dış
politika ilkesidir. Sınıf mücadelesine ve dış
politikada saldırganlığa karşıdır. Milliyetçilik ve
Halkçılığın bir sonucudur.
4. Akılcılık ve Bilimsellik: Laiklik ve
İnkılapçılığı bütünler
5. İnsan ve İnsanlık Sevgisi: İnsanları eşit
görmeyi ve sevmeyi hedefler. Milliyetçilik ve
Halkçılığı bütünler.
6. Çağdaşlaşmak ve Batılılaşmak:
İnkılapçılığı bütünler.
Tarih: 2020-06-02 21:08:12 Kategori: Tarih
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
ATATÜRK İLKE ve İNKILAPLARI (SİYASİ INKILAPLAR) Nedir
SİYASİ İNKILAPLAR
A-Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922):
Sebepleri:
- İstanbul hükümeti de İtilaf devletleri tarafından Lozan Görüşmelerine çağrıldı. Bu durum TBMM ile İstanbul hükümeti arasında ikilik oluşturabilirdi.
- Saltanatın milli egemenlik ilkesine aykırı olması.
- Bazı çevrelerin hala saltanat yönetimini istemesi
Saltanatın Kaldırılmasının Önemi:
- Lozan’da ikilik çıkması önlendi.
- Milli egemenlik ilkesi güçlendirildi.
- Osmanlıların siyasi varlığı sona erdi.
- Devlet başkanı sorunu ortaya çıktı.
- Siyasi yetki ile dini yetkinin birbirinden ayrılması ile laiklik yönünde ilk adım atılmış oldu.
Açıklamalar:
- Vahdettin saltanatın kaldırılmasından sonra güvenliğini tehlikede gördüğünden dolayı İngiltere’ye sığındı.
- Vahdettin’in, İngilizlerden sığınma talebinde bulunduğu mektupta “Müslümanların halifesi” imzasını kullanması, saltanatın kaldırılmasını kabul ettiğini gösterir.
- Vahdettin’in halifeliği yurt dışında istismar edebileceğini düşünen TBMM 18 Kasım 1922’de Abdülmecit Efendi’yi halife olarak belirledi.
- Padişahın milli mücadeledeki tutumu saltanatın kaldırılmasını halk nazarında kolaylaştırdı. Mustafa Kemal birleştirici yönünden dolayı Milli Mücadelenin ilk yıllarından saltanata açıkça karşı çıkmadı.
- Teşkilat-ı Esasiye kanunu padişah ve halifeyi sembolik hale getirmiştir.
TBMM’nin açılması ile cumhuriyete dayalı bir devlet kurulmuş fakat ortamın müsait olmamasından dolayı kurulan sistemin adı açıkça söylenememiştir.
İtilaf devletlerinin İstanbul’u boşaltması ile devlet merkezinin neresi olacağı sorunu ortaya çıkmış; 13 Ekim 1923’de Ankara’nın baş kent ilan edilmesi ile bu sorun ortadan kalkmıştır.
Ekim 1923’de meclis başkanı yardımcısı ve iç işleri bakanı seçilmesi gerekiyor, fakat meclis bu seçim işinde anlaşma sağlayamıyordu. Meclisin çalışamaz hale gelmesi ise hükümet bunalımını oluşturdu. Bunun üzerine Ali Fethi Okyar hükümeti istifa etti (27 Ekim). Yeni hükümetin kurulması konusunda da problemler çıktı. Bu aksaklıklar meclis hükümeti sisteminden kaynaklanıyordu. Bu sisteme göre bakanlar
meclisten tek tek seçiliyordu. Mustafa Kemal mecliste oluşan bunalımın rejimden kaynaklandığını ve bu bunalımın kabine sistemi ile aşılacağını belirterek cumhuriyetin ilan edilmesine karar verdi. Kabine sistemine göre meclis cumhurbaşkanını seçecek, cumhurbaşkanı başbakanı tayin edecek; başbakan da meclisten uyumlu çalışabileceği kişileri bakan olarak belirleyerek kabineyi kuracaktır.
Mustafa Kemal ilk cumhur başkanı, İsmet İnönü ilk başbakan, Ali Fethi Okyar ilk meclis başkanı oldu.
Cumhuriyetin İlanının Önemi:
- Rejimin ve devletin adı belli oldu.
- Devlet başkanlığı sorunu çözüldü.
- Kabine sistemine geçildi.
- 1921 Anayasasında ilk önemli değişiklik yapıldı.
- Daha uyumlu ve yürütmeyi aksatmayacak hükümetlerin oluşması için zemin hazırlandı.
- Meclis başkanlığı ile hükümet başkanlığı birbirinden ayrıldı.
C-Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924):
Sebepleri:
- Halife Abdulmecit’in TBMM’nin belirlediği kurallara uymaması.
- Halifeliğin laiklikle bağdaşmaması.
- Halifeliğin cumhuriyet rejimi ile çelişki içinde olması
- Halifelik makamının cumhuriyet karşıtları için sığınak haline gelmesi.
- Halifelik makamının yapılacak inkılaplar için uygun görülmeyişi
- İslam ülkelerinde sömürgeleri olan Avrupalı devletlerin halifeliği temsil eden Türkiye’yi kendileri için potansiyel tehdit olarak görmesi.
Halifeliğin Kaldırıldığı Gün;
1. Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi.
2. Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak yerine Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.
3. Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunama Bakanlığının yetkilerini bünyesinde bulunduran Erkan-ı Harbiye Vekaleti kaldırılarak; yerine Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı oluşturuldu. Böylece 4. askeri yetki ile siyasi yetki bir-birinden ayrılmış oldu.
NOT: 19 Aralık 1924’de komutanlık ile milletvekilliği birbirinden ayrıldı. Olağan üstü durumdan dolayı Kurtuluş Savaşı yıllarına komutanlardan bir kısmı aynı zamanda millet vekiliydi.
5. Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılmasına karar verildi.
Açıklama: 1921 Anayasası şer’i hükümlerin yürürlüğünü TBMM’ye vermekle halifeliği yetkisiz ve sembolik duruma getirmiştir.
Halifeliğin Kaldırılmasının Önemi:
- Laikliğe geçişin en önemli aşması oldu.
- Cumhuriyetin karakteri tam olarak belli oldu.
- Ümmetçilik en önemli dayanağını kaybetti.
- Ulusal egemenlik pekiştirildi.
- İnkılap süreci hızlandı
- Dış ilişkilere yönelik soğukluk ortadan kalktı.
D- Anayasal Hareketler:
1921 Anayasası-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (20 Ocak 1921)
Teşkilat-ı Esasiyenin Yapısı:
1. Gerekli görüldüğünde Kanun-ı Esasinin uygulanması uygun görülmüştür.
2. Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
3. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
4. TBMM süre dolmadan seçimleri yenileyebilir.
5. Savaşa ve barışa TBMM karar verir.
6. Şer’i hükümlerin yürürlüğünü TBMM yapar.
7. Bakanlar meclis tarafından seçilir.
8. Vekiller iki yılda bir seçilir.
9. TBMM başkanı icra vekilleri heyetinin de başkanıdır.
Teşkilat-ı Esasiyenin Özellikleri:
- Olağan üstü durum için hazırlandığından dolayı geniş kapsamlı değildir.
- Milli Egemenliği yansıtan ilk siyasi belgedir.
- Temel hak ve hürriyetlere yer verilmemiştir.
- 23 madde bir ek bölümden oluşur.
- Yeni devlete işlerlik kazandırdı.
- Laik bir anayasa değildir.
- Kuvvet ve yetkinin kaynağı millettir.
- Meclisin üstünde güç yoktur.
- En önemli değişikliğini cumhuriyetin ilanı ile gördü.
- Yeni devletin kurulduğunu belgeledi.
- TBMM’nin meşruluğunu tanıttı.
- Amasya Genelgesinden itibaren oluşan ruh resmi hüviyet kazandı.
- Meclis hükümeti sistemi benimsendi.
- Milli egemenlik ilkesi yasallaştı.
- Kanun-ı Esasinin varlığı.
- TBMM’nin kendisini tam olarak ispatlayamaması.
- Yeni bir anayasanın kabulü yeni bir devletin oluştuğunu gösterir; ki bu da birliği zedeleyebilirdi.
1924 Anayasası (20 Nisan 1924):
Kapsamı:
1. Egemenlik milletindir.
2. Devletin şekli cumhuriyettir.
3. Devletin dini İslam, Başkenti Ankara, dili Türkçedir.
4. Yasam, yürütme ve yargı meclise aittir.
5. Kişi hürriyeti başkasının hürriyetinin başladığı yerde biter.
6. Vekiller 4 yılda bir seçilir.
7. Seçme yaşı 22; seçilme yaşı 30’dur.
8. Cumhurbaşkanı 4 yılda bir seçilir. Tekrar seçilebilir.
9. Seçme ve seçilme erkekler aittir.
10. Vatandaşlar kanun önünde eşittir.
11. Kabine sistemi geçerlidir.
12. Cumhuriyet sistemi değiştirilemez.
Özellikleri:
- Meclis hükümeti sistemi ile parlamenter sistem arasında bir geçiştir.
- Türk İnkılabının hukuki temelleri atıldı.
- Yargı kısmen meclisin dışına alındı.
- Kanun-ı Esasi kesin olarak yürürlükten kalktı.
- En uzun ömürlü anayasamızdır.
- İnkılaplar dönemi anayasası olduğundan dolayı, en fazla değişikliğe uğrayan anayasamızdır.
- 1928’de anayasadan devletin dini İslam’dır maddesi atılarak anayasa laikleşti.
- 1934’de kadınların seçme ve seçilme hakkı anayasaya alındı.
- 1937’de Atatürk ilkeleri anayasaya alındı.
- 1945’de anayasanın dili sadeleştirildi.
- 1952’de anayasanın eski dili tekrar kabul edildi.
1961 Anayasası:
Kapsamı:
1. Kuvvetler ayrılığı prensibi benimsendi.
2. Cumhuriyet senatosu kuruldu.
3. Nispi temsil sistemi benimsendi.
4. Anayasa mahkemesi kuruldu.
5. Kişisel hak ve hürriyetler genişletildi.
6. Cumhuriyetin nitelikleri değişmez kabul edildi.
7. Sosyal hukuk devleti anlayışı benimsendi.
8. Yürütme sınırlandırıldı.
9. Cumhurbaşkanlığı sembolikleştirildi.
10. Üniversiteler, TRT, DPT ve MGK’nın durumu anayasaya alındı.
11. Anayasa Mahkemesi, Kanun Hükmünde kararname çıkarma, Yüksek Savcılar Kurulu, Yüksek Hakimler Kurulu ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi benimsendi.
12. Meclis 450 üyeden, cumhuriyet senatosu 150 üye-den oluştu.
13. Vekiller 4 yılda bir; senatörler 6 yılda bir seçilecektir.
14. Siyasi parti hakları anayasaya alındı.
1961 Anayasasının Özellikleri:
*27 Mayıs 1961 askeri darbesi sonucunda hazırlandı.
*Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
*Siyasi iktidarın uygulamalarına karşı olduğu için bir tepki anayasasıdır.
1982 Anayasası:
Özellikleri:
1. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonucunda hazırlanmıştır.
2. 1982’de yapılan referandum sonucunda hem anayasa hem de cumhurbaşkanı belirlendi.
3. Kişisel hak ve hürriyetler kısıtlandı.
4. Cumhuriyet senatosu kaldırıldı.
5. Millet vekili sayısı 400 olarak belirlendi. (1987’de 450’ye çıkarıldı.)
6. Milletvekili seçimlerinin 5; cumhurbaşkanlığı seçiminin 7 yılda bir yapılması kabul edildi.
7. Bir tepki anayasasıdır.
8. Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
9. Yürütmeyi güçlendirmeye çalışmıştır.
10. Değişmeyecek hükümleri çoktur.
11. Cumhurbaşkanlığı sembolik olmaktan çıkarıldı.
5
TBMM’nin Yetkileri:
*Kanun koymak ve değiştirmek
*Bakanlar kurulunu denetlemek
*Bütçeyi görüşmek
*Para basılmasına karar vermek
*Savaş ve barışa karar vermek
*Uluslararası antlaşmaları görüşmek
*Genel ve özel af çıkarmak
*Ölüm cezalarının uygulanmasını onaylamak
*Süre dolmadan seçimlerin yenilenmesine karar vermek
E-Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri:
23 Nisan 1920’de açılan ilk TBMM’de siyasi partiler yoktur. Bütün vekiller misak-ı milliyi gerçekleştirme fikri etrafında birleşmişti. İlk anayasa hazırlanırken; mecliste tesanüt, istiklal, ıslahat ve halk zümresi gibi gruplar oluştu. Mustafa Kemal bu zor durumun aşılabilmesi için meclis de I. Grup da denilen Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubunu kurdu. Mustafa Kemal yapacağı işleri bu grupla beraber yapmaya
çalıştı. Bu grubun karşısında olanların tümüne birden II. Grup, ya da Muhafaza-i Mukaddesat Grubu dendi.
Lozan görüşmelerinin olduğu dönemde,
devletin yönetim şekli ve barıştan sonra
izlenecek iç siyaset konusunda mecliste görüş
ayrılıkları ortaya çıktı. Bu durum karşısında
meclis 1 Nisan 1923’de seçimlerin yeniden
yapılarak meclisin yenilenmesin kararının alarak
dağıldı.
Mustafa Kemal yeni meclis için yapılan
seçimlere inkılapçı kişilerin aday olmasını
sağladı. Seçimler 23 Nisan 1923’de yapıldı ve II.
Meclis 11 Ağustos 1923’de çalışmaya başladı.
Lozan Antlaşmasının onaylanması, Ankara’nın
başkent ilan edilmesi ve cumhuriyetin ilan
edilmesi gibi bir çok iş II. Meclis tarafından
yapıldı. 1923-1927 arasındaki büyük inkılapları
yaptığından dolayı II. Meclise inkılapçı meclis de
denilir.
Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubu 9
Eylül 1923’de Halk Fırkasına dönüştü. Mustafa
Kemal, gerçekleştirmeyi düşündüğü inkılapları
parti programına koymuş ve bu partiyi her hangi
bir toplumsal sınıfın değil; bütün halkın partisi
yapmaya çalışmıştır. Mustafa Kemal bu şekilde
inkılapları halka mal etmek istiyordu. Halk Fırkası
1924’de Cumhuriyet Halk Fırkası; 1935’de ise
Cumhuriyet Halk Partisi adını almıştır. Bu
partinin başkanlığını ve cumhurbaşkanlığını
1938’e kadar Mustafa Kemal yürüttü. 1938 ile
1950 arasında İsmet İnönü CHP’nin başkanlığını
yürüttü. Parti 1980’de kapatıldı.
CHP devletçilik ilkesini benimsemiş olmasından
dolayı kendisinden sonra kurulan partilerden
ayrılır.
NOT: Halkın istek ve şikayetlerinin meclise daha
iyi yansıması için çok partili hayat denendi. Fakat
gerek halk buna hazır olmadığından gerekse
inkılaplar tam olarak oturmadığından dolayı çok
partili hayatın uygulanması sonraya bırakıldı.
NOT: 18 Ekim 1920’de Türk Komünist Partisi
kuruldu. Bu partinin kuruluşunda SSCB’nin yardımını devam ettirebilmek, gizli komünist
çalışmalarını kontrol altına almak, Rusya’nın
baskı ve gizli girişimlerinden kurtulmak
düşüncesi etkili oldu.
NOT: Tek parti sistemi hükümetin
denetlenmesini güçlendirmekteydi.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası:
Milletvekilleri arasında saltanatın kaldırılması,
halifeliğin kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı
sonucunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Halk
Fırkası içinde en fazla karşı çıkılan konular
devletçilik ve inkılapçılık oldu. Görüş
ayrılıklarının giderek artması sonucunda
CHF’den ayrılan milletvekilleri ile ordudaki
görevlerinden ayrılan milletvekilleri 17 Kasım
1924’de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını
kurdular. (Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat
Cebesoy ve Adnan Adıvar partinin ileri gelenleridir.)
6
TCF devletçiliğe ve inkılapların hızlı ve köktenci
olmasına karşıydı. Ekonomide liberalizmi
benimsiyordu.
Partinin dini inançlara saygılı olduğunu slogan
haline getirmesi eski düzeni isteyenleri bu
partide topladı.
Şeyh Sait İsyanı sonucunda bakanlar
kurulu kararıyla kapatıldı.
NOT: TCF ilk muhalefet partisidir.
NOT: Rejimin yeniliğinden dolayı bu partinin
kurulması aceleciliktir.
Şeyh Sait İsyanı-Doğu İsyanı-Genç İsyanı:
Sebepleri:
*Yenilik hareketlerinin istenmemesi.
*Musul’u Türkiye’ye vermek istemeyen İngiltere’nin Irak ile Türkiye arasına tampon vazifesi
görecek olan Kürt devleti kurdurmak istemesi.
*Doğu Anadolu’nun yıllarca ihmal edilmiş
olması.
*TCF’ nin gericilere ümit verici tutumu
*Toprak ağalarının yeni devleti çıkarlarına uygun
bulmaması.
13 Şubat 1925’de Diyarbakır’da başlayan isyan
Genç, Erzurum, Elazığ, Muş ve Bitlis’te etkili
oldu. Bu bunalımlı dönemde Ali Fethi Okyar
hükümeti istifa etti. Yeni hükümeti oluşturan
İsmet İnönü oluşturdu ve isyana karşı şu
önlemleri aldı:
*Bölgede sıkıyönetim ilan edildi.
*Bölgeye ordu sevk edildi.
*Hıyanet-i Vataniye Kanununu tamamlar
nitelikte olan ve rejimin tartışılmasını yasaklayan
Takrir-i Sükun Kanunu ilan edildi. (4 Mart
1925’den 2 Mart 1927’ye kadar yürürlükte kalan
bu kanun inkılapların kabul edilmesini
kolaylaştırdı.)
*İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu.
İsyan 15 Nisan 1925’de tamamen bastırıldı ve
suçlular cezalandırıldı.
Şeyh Sait İsyanının Sonuçları:
*İstiklal Mahkemeleri tekrar kuruldu.
*Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı.
*TCF kapatıldı.
*İlk çok partili hayat denemesi başarısız sonuçlandı.
*Musul meselesi İngiltere lehine sonuçlandı.
*Devrimler konusunda dikkatli olunması
gerektiği görüldü.
NOT: Bu isyan laikliğe ve devrimlere karşı oluşan
ilk ciddi isyandır.
Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi:
(16 Haziran 1926)
Sebepleri:
*Bazı grupların Mustafa Kemal’i ortadan kaldırarak amacına ulaşmak istemesi.
*Rejimi değiştirmek isteyen çevrelerin
düşünceleri.
Bu girişimden Giritli Şevki denilen kayıkçı sayesinde devletin haberi oldu ve suikast akim
bırakıldı.
Önemi:
*İttihatçılar tamamen tasfiye edildi.
*Muhalifler sindirildi.
*TCF’ nin kapatılması haklılığı daha iyi anlaşıldı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası
(12 Ağustos 1930):
Kurulma Sebepleri:
*1929’da meydana gelen dünya ekonomik
bunalımının Türkiye’yi de olumsuz
etkilemesinden dolayı mecliste bunalımlar
meydana gelmiştir. Mustafa Kemal bu bunalımın
yeni bir partinin kurulması ile aşılacağına
inanmaktadır.
*Meclise demokrasinin gereği olan çok sesliliği
getirmek.
*Ülkenin çok partili hayata hazır hale geldiğinin
zannedilmesi.
Mustafa Kemal arkadaşı olan Ali Fethi Okyar’a
Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurdurmuştur.
Serbest Cumhuriyet Fırkası ekonomide
devletçilik yerine liberal ekonomiyi
7
savunmuştur. Parti inkılaplar ve Mustafa
Kemal’e saygılıydı.
Mustafa Kemal başkanı olduğu CHP ile SCF arasında tarafsız olacağına dair, Ali Fethi Okyar’a
söz vermiştir.
Bir kaç ay sonra eski sistemi savunanların
SCF’de toplanması Ali Fethi Okyar’ı
kuşkulandırdığı için; Ali Fethi Okyar, 17 Kasım
1930’da SCF’yi kapattı.
Menemen Olayı (23 Aralık 1930):
Derviş Mehmet denilen bir isyancı “şeriat
isteriz” diyerek Menemen halkını isyana çağırdı.
İsyanı önlemeye çalışan asteğmen Mustafa
Fehmi Kubilay gericiler tarafından öldürüldü.
Bölgeye gelen askeri birlikler isyanı bastırdı.
Önemi:
*Çok partili hayat için ortam oluşmadığı görüldü.
*Rejimin yerleşmesi için daha dikkatli olunması
gerektiği görüldü.
*SCF’nin kendi kendini kapatmasının haklılığı
anlaşıldı.
NOT: İnkılapların yerleşmesi için 1945 yılına
kadar bir daha çok partili hayat denenmedi.
Demokrat Parti (1946):
Kuruluş Sebepleri:
*CHP’de parti içi muhalefetin artması.
*II. Dünya Savaşını demokrat devletlerin kazanması.
*Türkiye’nin çok partili hayata hazır hale
gelmesi.
Demokrat Parti CHP’den ayrılan Celal Bayar,
Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik
Koraltan öncülüğünde kuruldu.
1946 yılında yapılan seçimleri açık oy gizli tasnif
esasına göre olduğundan dolayı CHP kazandı.
1950 seçimleri için gizli oy açık tasnif kabul edilince DP seçimleri ezici bir çoğunlukla kazandı ve
ilk defa Türkiye’de CHP dışında başka bir parti
yönetime geldi.
DP iktidarı 27 Mayıs 1960 askeri darbesine
kadar devam etti.
17 Eylül 1961’de devrin başbakanı Adnan
Menderes idam edildi.
F-Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi:
Kadınlar 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkı; 29 Ekim 1933’de
muhtar seçimlernde seçme ve seçilme hakkı; 5
Aralık 1934’de ise milletvekili seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkı verildi.
NOT: Mustafa Kemal zamanında kadın vali ve
kadın kaymakam olmadı.
Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesinin Önemi:
*Kadın siyasal alanda erkeğe eşit hale geldi.
*Ulusal irade meclise tam olarak yansıdı.
*Milli Egemenlik ve Halkçılık pekişti.
*Türk kadını Avrupa ülkelerinde kadınlara
verilmiş olan haklardan daha fazla hakka sahip
oldular.
HUKUK ALANINDA YAPILAN YENİLİKLER
Osmanlı Hukukunun Özellikleri:
*Şer’î ve örfî olmak üzere ikiye ayrılır.
*Din, mezhep farkları ve kapitülasyonlar
mezhep birliğini engellemiştir.
*Tanzimat döneminden itibaren batı hukuku
taklit edilmeye başladı.
*Kadın hakları kısıtlıdır.
*Mahkemelerde tek yargıç vardır.
*Avukatlık kurumu son döneme kadar yoktur.
Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926):
Sebepleri:
*Osmanlı’nın son döneminde hazırlanmış olan
Mecellenin halkın medeni hukuka dair
ihtiyaçlarını tam karşılayamaması.
8
*Mecellenin sadece Hanefi mezhebini ölçü
alması.
*Bütün vatandaşlarını eşit kabul eden Türkiye
Cumhuriyetinin yapısına Osmanlı zamanından
kalan hukukun uymaması.
*Hazırlayanlar; Mecellenin değişen şartlara göre
değişebileceğini belirttiyse de; Mecellenin
değişen şartlara göre değiştirilmemesi.
İsviçre Medeni Kanununun Türk Medeni Kanununu Olarak Kabul Edilmesinin Sebepleri:
*Mevcut kanunların en yenisi olması
*Demokratik olması.
*Akılcı ve pratik olması.
*Kadın ve erkek eşitliğine uygun olması.
Medeni Kanunun Getirdiği Yenilikler:
1. Hukuk birliği ve hukuk düzeni sağlandı.
2. Vatandaşlar arasında hak ve ödevler
bakımından eşitlik sağlandı.
3. Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
4. Toplumsal alanda kadın erkek eşitliği
sağlandı.
5. Hukukta din ve mezhep farkı kaldırıldı.
6. Patrikhanenin din işleri dışındaki yetkileri
kaldırıldı.
7. Boşanma hakkı kadına da verildi.
8. Boşanma durumunda kadın ve çocukların
hakları güvence altına alındı.
9. Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme
kurma hakkı ellerinden alındı.
10. Hukuk düzeni laikleşti.
11. Modern Türk ailesi oluştu.
12. Aile hayatına eşitlik sağlandı.
13. Kadına meslek seçme özgürlüğü verildi.
14. Lozan Antlaşmasının 48’nci maddesine
göre azınlıklar kendi medeni meselelerini
kendi mahkemelerinde halledecekti.
Medeni kanunun kabulü ile azınlıkların
bu hakkı kaldırıldı.
15. Azınlıkların hukuk özerkliği kesin olarak
bitti.
16. Millet bilincinin oluşması için önemli bir
adım atıldı.
17. Kadın ve erkek için tek eşle evlilik
benimsendi.
18. Evlenme devlet kontrolüne alındı.
Açıklamalar:
*Kapitülasyonlar, yabancı uyruklu kişilerin Osmanlı hukukuna uymasını engelliyordu.
*Medeni Kanun kadınlara siyasal haklar vermemiştir.
*Devlet yapısının laikleşmesi 1928’de
tamamlandı.
*1922-1928 arası laikleşmenin hızlı olduğu dönemdir.
*1923-1933 çağdaşlaşmanın hızlı olduğu
dönemdir.
Laikliğin Aşamaları:
1. Saltanatın kaldırılması
2. Halifeliğin kaldırılması
3. Şer’iyye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması.
4. Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması.
5. Tekke, zaviye, dergah ve türbelerin
kapatılması.
6. Kılık kıyafet devrimi
7. Medeni hukukun kabulü
8. Anayasadan devletin dini İslam’dır
maddesi atıldı.
9. 1937’de Laikliğin anayasaya alınması.
NOT:Hukukta laikliğin benimsenmesi;
Avrupalıların, ülkemizde yaşayan Hıristiyanların
haklarını bahane ederek, iç işlerimize
karışmasını önledi.
EĞİTİM YENİLİKLERİ
Sebepleri:
Eğitimi çağdaşlaştırmak
1. Milli demokratik ve laik bir toplum
oluşturmak
2. Eğitimi birleştirmek
3. Eğitimdeki ikilik ve karışıklığı önlemek
4. Cumhuriyet rejimini güçlendirecek eğitim
sistemini oluşturmak.
5. Kültür ikiliği ve çatışmasını önlemek.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924):
*Eğitim ve öğretimde birlik sağlandı.
*Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.
*Eğitim devletçi, milliyetçi ve laik bir karakter
ka-zandı.
9
*Azınlık okullarının zararlı faaliyetleri
durduruldu.
*Yabancı okullara Türkçe dersleri kondu.
*Medreseler kapatıldı.
*İlk öğretim zorunlu ve parasız duruma getirildi.
*Eğitimde eşitlik sağlandı.
Medreselerin Kapatılmasının Sebepleri:
*Yeni rejim karşıtlarının yetişmesini önlemek
*Kültür ikiliğini önemek
*Din bilginine pek ihtiyaç olmaması
*Medreselerin çağa ayak uyduramaması
*Tutucuların kendi fikirleri doğrultusunda adam
yetiştirmesini önlemek.
Din adamı ihtiyacını karşılamak için İmam Hatip
Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri açılmıştır.
2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı Kanunu
çıkarıldı.
Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928):
Sebepleri:
*Arap harflerinin okuma ve yazmayı
zorlaştırması.
*Avrupa ile ilişkilerin kolaylaştırılmak istenmesi
*Halkı çağdaşlaştırmak
*Öz Türkçe’yi yeniden canlandırmak
*Okuma yazma oranın artırmak
*Arap alfabesinin Türkçe’nin yapısına uymaması.
1933 yılında Darülfünunun yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu.
Türk Tarih Kurumunun Kurulması (15 Nisan
1931):
TTK’ nın Kurulmasının Sebepleri:
*Türk vatanının bütünlüğüne karşı girişilecek
tertipleri tarihi kanıtlarla etkisiz hale getirmek.
*Türklerin üstün medeni kabiliyeti ve dünya
medeniyetine yaptığı hizmetler gözler önüne
serilecek.
*Türk milletine atılan iftiralar cevaplandırılacak
*Türk Tarihinin derinlikleri araştırılacak
*Ortak tarih bilinci oluşturulacak
*Anadolu’nun eski halkı araştırılacak
Açıklama:
*Türk Tarih Kurumunun kurulması ulusçulukla
ilgilidir.
*Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemine kadar
İslam Tarihi; Tanzimat Döneminde Osmanlı
Tarihi; II. Meşrutiyet Döneminde ise Türk Tarihi
ağırlıklı olarak okutuldu.
*1932’de Türk Tarih Tezi ortaya atıldı.
Türk Dil Kurumunun Kurulması(12 Temmuz
1932):
TDK’ nın Kurulma Sebepleri:
*Türkçe’yi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak.
*Türkçe’nin kökenlerini oluşturmak.
*Türkçe’yi zenginleştirmek.
*Türkçe’yi bilim dili haline getirmek.
*Türkçe’yi halkın anlayacağı şekle getirmek.
*Dil çalışmalarını planlı hale getirmek
*Türkçe’nin zenginliğini ortaya koymak
*Türk dilini öz benliğine kavuşturmak.
*Konuşma dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki
farkları gidermek.
*Dildeki Osmanlıcılığı bitirmek
*Halk ile aydınlar arasında dil uzlaşması
sağlamak
*Resmi dil ile halk dili arasındaki farkları gidermek.
Açıklamalar:
*TDK’ nın kurulması ulusçuluk ile ilgilidir.
*1932’de Halk Evleri açıldı.
TOPLUMSAL YAŞAYIŞIN DÜZENLENMESİ
Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30
Kasım 1925):
Önemi:
*Türk halkının bilime, akılcılığa ve laik
düşünceye yönelmesi açısından önemli bir adım
atıldı.
10
*Birlik beraberliğin sağlanması yönünde önemli
bir adım atıldı.
*Türkiye’nin falcılar, şeyhler, dervişler ve büyücüler ülkesi olamayacağı ispatlandı.
Açıklamalar:
*Aynı gün şeyh, derviş, mürit gibi unvanların kullanılması ve kurumlarla ilgili elbiselerin giyilmesi
ve muskacılık yasaklandı.
*Türbeler kapatılırken Yavuz ve Fatih gibi Türk
büyüklerinin türbelerinin kapatılmaması; Türk
İnkılabının tarihi kökleri koparmaya yönelik
olmadığını gösterdi.
Kılık Kıyafetin Düzenlenmesi (25 Kasım 1925):
Sebepleri:
*Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak
*Ayrılık ifade edilen giysilerin giyimini durdurmak.
*Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak.
Açıklamalar:
*Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatılmıştır.
*Fes geri kalmışlığın sebebi değil; anısıydı.
*Kadınların giyimi konusunda kanun
çıkarılmayıp; bu durum doğal haline bırakıldı.
*3 Arlık 1934’de çıkarılan bir kanunla din
adamlarının ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet
giymeleri yasaklandı. (Diyanet İşleri Başkanı,
Patrik ve Haham Başı bu kuralın dışında tutuldu.)
Soyadı Kanununun Kabulü (21 Haziran 1934):
Sebepleri:
*Medeni Kanunun uygulanmasından doğan
aksaklıkları gidermek.
*Toplumda ayrılık ifade eden lakapları kaldırarak
birliği güçlendirmek.
*Eşitlik ilkesini güçlendirmek.
Açıklamalar:
*Aynı gün ağa, hoca, molla, paşa ve bey gibi unvanların kullanımı yasaklandı.
*Osmanlı’dan kalan madalyaların taşınması yasaklandı.
*Meclis Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi
ve bu soyadı başkalarının kullanmasını yasakladı.
Miladi Takvimin Kabulü (26 Aralık 1925):
Sebepleri:
*Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri kolaylaştırmak
Açıklama:
*Aynı gün Avrupa’nın saat ölçüsü de ölçü alındı.
*1931’de Avrupaî tarz ağırlık ve uzunluk ölçüleri
de kabul edildi.
*1935’de haftalık tatil Cumadan Pazara alındı.
*1928’de uluslararası rakamlar kabul edildi.
*Uzunluk ve ağırlık alanındaki değişiklikler ve
hafta tatilinin değiştirilmesi Avrupa ile ticari
ilişkileri kolaylaştırmaya yöneliktir.
Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi (1930-
1934)
EKONOMİK DÜZENLEMELER
1 Mart 1922’de TBMM ekonomi Çalışmalarının Başlıca Noktalarını Şöyle Belirlemiştir:
*Sanayii canlandırmak ve modern araçlara sahip
olmak
*Ormanları iyi hale getirmek
*Toplum menfaatini doğrudan ilgilendiren kuruluşları ve iktisadi girişimleri gücümüz oranında
devletleştirmek.
*Madenlerimizi işletmek ve bu alna yönelen sermayeyi himaye etmek
*Ekonomik bağımsızlığın korunabilmesi için bütçeyi ekonomik yapı ile uygun tutmak
İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat-4 Mart 1923):
Kongrenin Toplanma Sebepleri:
*Milli ekonominin amaçlarını ve maçlara
ulaşmak için izlenecek yöntemi belirlemek
*Ekonomik bağımsızlığın yöntemini belirlemek
*Milli ekonominin temellerini atmak
Kongrede Alınan Bazı Kararlar:
11
*Anonim şirketlerin kuruluşunu kolaylaştırmak
*Milli bankalar kurmak
*Demir yolları inşaatının hükümetçe bir
programa bağlanması
*Sanayii teşvik etmek
*Yerli malının kullanımına önem vermek
*Teknik eleman yetiştirecek okullar açmak
*Sanayi mallarının gümrük vergileri ile
korunması
*Ulaşım sorunlarının çözülmesi
*Tüketim mallarının üretimine öncelik vermek
*Yabancı kurumları millileştirmek
Açıklamalar:
*Bağımsız ekonomi için ilk adım Lozan’da kapitülasyonların kaldırılması ile atıldı.
*İzmir İktisat Kongresi bağımsız, liberal ve milli
ekonomiyi benimsedi.
*1930’da Merkez Bankasının kurulması Türk
parasını yabancı sermayenin elinden kurtardı.
*İzmir İktisat Kongresinde Misak-ı İktisadi kabul
edildi.
Cumhuriyetin İlk Yıllarında Özel Girişimin
Desteklenmesine Rağmen Beklenen Verimi Gösterememesinin Sebepleri:
*Özel sermayenin yetersizliği
*Yetişmiş iş gücünün yetersizliği
*Deneyim ve bilgi eksikliği
*1929’da dünya ekonomik bunalımının çıkması
Devletçi Ekonomiye Geçişin Sebepleri:
*Özel girişimin üzerine düşen görevi yerine getirememesi (Özel teşebbüsün desteklenmesi için
1924’de İş Bankası kuruldu. 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.)
*Devletin gelişebilmesi için vakit kaybetmeden
büyük sanayi atılımlarının yapılmasının
gerekmesi.
1933 yılında I. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlandı.
Önemi:
*İlk defa planlı ekonomi dönemi başladı.
*Ekonomi devletçi ( Karma Ekonomi: Büyük
atılımları devlet yapsa da özel teşebbüse de iş
imkanı tanıyan sistem) bir özellik kazandı.
*İlk büyük atlımlar bu dönemde yapıldı.
*Toprak reformu tam olarak gerçekleştirilemedi.
1937’de II. Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandıysa
da II. Dünya Savaşının başlamasından dolayı uygulanamadı.
Tarımın Geliştirilmesi İçin Alınan Önlemler:
*Aşar kaldırıldı (17 Şubat 1925)
Açıklama:Vergi gelirlerinin %40’ını oluşturan
aşarın kaldırılması ilk bütçe açığını oluşturdu.
TBMM’nin bu kararı tarıma verilen önemi
gösterir.
*Ziraat Bankası kuruldu.
*Kooperatifler kuruldu(1929)
*Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu.
*Tohum ıslah istasyonları ve numune çiftlikleri
kuruldu.
*Toprak reformu için 1926’dan itibaren
teşebbüsler yapıldı.
Ticari Hayatın Düzenlenmesine Dair Yapılan
Düzenlemeler:
*Lozan Antlaşması ile Kapitülasyonlar kaldırıldı.
*Ticareti koruyan kanunlar çıkarıldı.
*İş Bankası kuruldu. (1924)
*1926’da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Türk denizlerinde yük ve yolcu taşıma işleri Türk
gemicilerine verildi.
Sanayi ve Madencilik:
*Milli sanayiinin korunması ve gelişmesi için kapitülasyonlar kaldırıldı.
*Büyük yatırımlar devlet tarafından yapıldı.
*Özel teşebbüs desteklendi.
*1925’de Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
*28 Mayıs 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
*Planlı Ekonomi uygulanarak ilk büyük fabrikalar
kuruldu.
*1933’de Sümer Bank kuruldu.
*1935’de Etibank ve MTA kuruldu.
*Kayseri, Ereğli, Nazilli, Malatya ve Bursa
merinos dokuma fabrikaları; İzmit selüloz ve
kağıt; Beykoz deri ve kundura; Paşabahçe cam;
Karabük demir-çelik fabrikaları açıldı.
12
NOT: Uşak Şeker Fabrikası Teşvik-i Sanayi Kanunu sonucunda kurulmuştur.
Bayındırlık ve Ulaştırma:
*1927’de Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü
kuruldu.
*1933’de Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı kuruldu.
*1923’de Türkiye Seyrisefain İdaresi kuruldu.
ATATÜRK DÖNEMİNDE TÜRK DIŞ
POLİTİKASI
Giriş:
*İç ve dış politika ilkesi olarak “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi benimsendi.
*Savaş korunma amacı olarak görüldü. Başak bir
devletin topraklarını almak için politika
izlenmedi.
*Milli Egemenlik ve milli menfaatler ön planda
tutuldu.
*İlk yıllarda misak-ı milli gerçekleştirilmeye çalışıldı.
*1920-1936 yılları arasında batıya karşı SSCB’
nin dostluğu devam ettirildi.
*1936-1945 yılları arasında İtalya’nın saldırgan
tutumuna karşı ve batın ile ilişkileri yumuşatmak
için İngiltere ile dost geçinildi.
*1945’de sonra SSCB tehdidine karşı ABD ile
dost geçinildi.
*1928’de Afganistan ile dostluk antlaşması imzalandı
*1930’a kadar Lozan’dan kalan problemler halledildi.
*1925’de SSCB ile saldırmazlık antlaşması imzalandı.
*1928’de İtalya ile tarafsızlık ve uzlaşma antlaşması imzalandı.
*1935-1938 arasında Avrupa’nın bloklaşma
durumundan dolayı Avrupalı devletlere karşı çok
yönlü bir politika izlendi; ki bu da Montrö
Antlaşmasının imzalanmasında etkili oldu.
*1919-1920 arası Türkiye’nin dost arayışı
dönemidir.
*1920 sonrasında bir yandan SSCB ile iyi geçinilirken; bir yandan da işgalciler arasındaki ayrılıklardan faydalanmanın yolu arandı.
*1923-1930 arasında Lozan’dan kalan
problemler halledildi.
*1952’de Osmanlı kadınlarının 1974’de ise Osmanlı erkeklerinin Türkiye’ye dönmesi kabul
edildi.
NÜFUS MÜBADELESİ
Nüfus sorunu Lozan Görüşmelerinde halledildiği
halde uygulanma safhasında Yunanistan
problem çıkarmıştır. Yunanistan İstanbul’da
daha fazla Rum kalmasını istiyor; Türkiye ise
yasalar çerçevesinde bu işi halletmek istiyordu.
Nüfus mübadelesi sorunu Yunan başkanı ile
Mustafa Kemal arasında 1930 yılında
görüşülerek 10 Haziran 1930’da imzalanan
Ankara Antlaşması ile halledildi. Bu antlaşmasan
sonra Türk-Yunan ilişkiler düzelmiştir. Türkiye ile
Yunanistan arasındaki dostluk ilişkileri 1954
yılında meydana gelen Kıbrıs sorununa kadar
devam etmiştir.
YABANCI OKULLAR
Lozan Antlaşmasına göre yabancı okulları Türkiye’nin belirleyeceği şartlara uyacaktı. Türkiye
1924 yılında okullarda dini ayin yapılması için
bulundurulan salonların kapatılmasına; 1925 ve
1926 yıllarında ise yabancı okullarda Türkçe,
Tarih ve Coğrafya gibi derslerin Türk
öğretmenler tarafından okutulmasına; derslerde
Türklük aleyhine bilgiler olmamasına ve
okulların Türk müfettişler tarafından
denetlenmesine dair kanunlar çıkardı.
Fransa ve Papalık başta olmak üzere Türkiye’nin
yabancı okullar konusundaki uygulamalarına
karşı çıktı. Fakat okullar meselesini iç meselesi
sayan Türkiye yabancı devletleri iç işlerine
karıştırmadı.
IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ
Musul Meselesi Lozan’ın bıraktığı problemlerden
biriydi. İngiltere zengin petrol yataklarına sahip
olmasından dolayı Musul’u Türkiye’ye bırakmak
istemiyor ve sömürgeci düşünce ve ahlakı
13
doğrultusunda bu konuyu kendi lehine
çözümleyebilmek için her problemi çıkarıyordu.
Musul Meselesinin çözümü için Türkiye ile İngiltere arasında görüşmeler 19 Mayıs 1924’de
başladı. Fakat İngiltere Hakkari’yi de tartışmalı
bölgeden görmek isteyince görüşmeler kesildi.
Bundan sonra mesele önce Milletler Cemiyetine,
sonra Lahey Adalet Divanına gitti. Meselenin
kendi konusu olmadığını ileri söyleyen Adalet
Divanı meseleyi tekrar Milletler Cemiyetine
havale etti. Meselenin bu şekilde uzatılması,
İngiltere’nin zaman kazanarak Musul ve
civarında olaylar çıkarıp meseleyi lehine
çözümleyebilmek isteyişinin bir sonucudur.
5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması
ile ;
*Musul ve çevresi İngiliz mandaterliği altında
bulunan Irak’a bırakıldı.
*Irak hükümeti Musul petrol gelirlerinin
vergisinin %10’unu 25 yıl süre ile Türkiye’ye
vermeyi kabul etti. (Türkiye bu gelirden bir
defaya mahsus olmak üzere 500.000 sterlin
aldı.)
Önemi:
*Bu günkü Türkiye-Irak sınırı çizildi.
*Türk-İngiliz ilişkileri düzelmeye başladı.
*Misak-ı Milliden taviz verildi.
TÜRKİYE’NİN MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞİ:
Milletler Cemiyeti 10 Ocak 1920’de Cenevre’de
kurulmuştur.
Musul Meselesinde İngiltere’nin çıkarlarına hizmet etmiş olduğundan dolayı; Türkiye Milletler
Cemiyetine uzun bir süre güven duymadı.Türkiye’nin Avrupa’ya çok yakınlaşmak istemeyişinde SSCB’yi küstürmeme düşüncesi de
vardır. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine girmek
gibi bir amacı yoktu. Lozan’dan sonra
Türkiye’nin barış yolunda gösterdiği çabalar ve
Musul’u Irak’a bırakmasından dolayı Türkiye’ye
karşı sıcak davranmaya başlayan İngiltere
Türkiye’yi Milletler Cemiyetine üyeliğe davet
edince; uluslararası barışa katkıda bulunmak
istediğini göstermek isteyen Türkiye Milletler
Cemiyetine 18 Temmuz 1932’de üye oldu.
NOT: 1934’de SSCB de MC’ ye üye oldu.
BALKAN ANTANTI (9 ŞUBAT 1934)
Antantın Oluşmasının Sebebi:
1933’den sonra İtalya’nın hızlı bir şekilde
silahlanarak Balkanlar’a yönelik politikalar
üretmesi Balkan devletlerini ve Türkiye’yi
endişelendirmiştir.
Antantı Oluşturan Devletler:
Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya
Bu antant devletlerin toprak bütünlüğüne saygı
gösterme ve iç işlerine karışmama esasına
dayanıyordu.
Önemi:
*Türkiye Yunan sınırını güvence altına aldı.
*Türkiye bölgede lider konumunda olduğunu
gösterdi.
*Türkiye uluslararası barışa katkıda bulunmak
istediğini gösterdi.
*Montrö Antlaşması için Türkiye kamuoyu oluşturmuş oldu.
Not: Balkan Antantı II. Dünya Savaşının başlaması ile dağıldı.
MONTRÖ SÖZLEŞMESİ
(20 TEMMUZ 1936)
Türkiye Lozan’da Boğazlar ile ilgili hükümleri,
güvenlik konusunda Milletler Cemiyetinin etkili
olacağı ve Avrupa’da silahsızlanmanın
gerçekleşeceği ümidi ile, kabul etmiştir.
1933 yılından itibaren Almanya ve İtalya’nın hızlı
bir şekilde silahlanması ve MC’ni bu duruma bir4
çare bulamamsı Türkiye’yi Boğazların güvenliği
konusunda endişelendirdi. Lozan Antlaşmasının
Türkiye’yi Boğazlar konusunda kısıtlayan hükümlerinin kaldırılması için Türkiye 10 Nisan 1936’da
Lozan’ı imzalayan devletlere birer nota
14
gönderdi. Antlaşmaların hiçe sayıldığı ve
devletlerin dost arayışı içinde olduğu bir
dönemde Türkiye’nin istekleri olumlu karşılandı
ve Boğazların Statüsü İsviçre’nin Montrö
kentinde tekrar görüşüldü.
Montrö Sözleşmesinin İçeriği:
1. Boğazlar komisyonu kaldırılarak görevleri
Türk devletine devredildi.
2. Boğazlara Türkiye’nin asker sokması
kabul edildi.
3. Ticaret gemilerinin Boğazlardan serbest
geçişi kabul edildi.
4. Savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine
sınırlama getirildi.
5. Savaş zamanında Türkiye’ye Boğazları
kapatma hakkı tanındı.
Önemi:
*Misak-ı Milli yönünde önemli bir adım atıldı.
*Türkiye’nin uluslararası güç dengesinde önemi
arttı.
*SSCB kendisini Kara Deniz’de güvende hissetti.
*Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki durumu
güçlendi.
Açıklamalar:
*İtalya sözleşmeyi daha sonra imzaladı. (İtalya
Habeşistan’a saldırdığı zaman MC’de olan
Türkiye de İtalya’nın bu davranışını kınamak
zorunda kalmıştı.)
*İngiltere Türkiye’nin Doğu Ak Deniz’de güçlü
olmasını istiyordu.
*SSCB Lozan’ın oluşturduğu Boğazlar rejimini
beğenmiyordu.
*Japonya II. Dünya Savaşından sonra
görüşmeden çekildi.
SADABAT PAKTI (9 TEMMUZ 1937)
Sebebi:
İtalya’nın Akdeniz Havzası ve Ortadoğu’ya
yönelik saldırgan tutumu.
Katılan Devletler:
Türkiye, İran, Afganistan ve Irak
Önemi:
*Türkiye İran ve Irak sınırını güvence altına aldı.
*İtalya’ya karşı Balkanlar’da önemli bir caydırıcılık rolü üstlenmiş olan Türkiye Sadabat Paktı ile
de tavrını devam ettirerek dünya barışına
katkıda bulunma istediğini göstermiştir.
*Türkiye bölgede öncü durumda olduğunu
göstermiştir.
NOT: II. Dünya Savaşı başlayınca pakt dağılmıştır.
HATAY SORUNU
Fransa, 1936 yılında Hatay’dan çekilerek,
bölgeyi Suriye’ye bırakmak isteyince; bu
durumun Ankara Antlaşmasına uymadığını ileri
süren Türkiye MC-ye başvurdu.
II. Dünya Savaşı’nın belirtileri oluştuğundan dolayı Fransa Hatay meselesinde Türkiye’yi pek uğraştırmadı. Çünkü bu dönemde devletler dost
kaybetmek istemiyordu.
3 Temmuz 1938’de Hatay meselesi çözümlendi.
Bu çözüm doğrultusunda; 5 Temmuz 1938’de
Türk askeri Hatay’a girdi. 2 Eylül 1938’de Hatay
meclisi açıldı. Tayfur Sökmen devlet başkanı,
Abdurrahman Melek başbakan oldu.
Hatay Meclisi’nin verdiği kararla Hatay 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye katıldı.
Önemi:
*Misak-ı Milli yönünde son adım atıldı.
*Güney sınırı son halini aldı.
*Mustafa Kemal II. Dünya Savaşı öncesi gelişmelerini Türkiye’nin lehine kullanarak dahiyane bir
siyaset izlediğini gösterdi.
NOT: Hatay Türkiye’ye katılan son toprak parçasıdır.
15
II. DÜNYA SAVAŞI (1939-1945)
I. Dünya Savaşından Sonra Barışı Koruma
Çabaları:
*Milletler Cemiyeti kuruldu.
*Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavya
arasında Küçük Antant kuruldu.
*Fransa ile Almanya 1925’de Locarno Antlaşmasını imzaladı.
*Anlaşmazlıklara çözüm bulmak için Fransa ile
ABD 1928’de Kellog Paktını kurdu. ( Bu pakta
Türkiye 1929’da katıldı.)
*Balkan Antantı, Sadabat Paktı ve Montrö
Sözleşmesi yapıldı.
Savaşın başlamasında Almanya ve İtalya’nın
saldırgan tutumu etkili oldu.
Almanya ile İtalya’nın 1936’da kurduğu Mihver
Devletler Grubuna 1937’de Japonya da katıldı.
Mihver Devletler karşısında İngiltere ile Fransa
Müttefik Devletler Grubunu oluşturdu.
1936’da Habeşistan’a saldıran İtalya daha sonra
ise Arnavutluk’u ele geçirdi.
Hitler 1938’de Avusturya’yı Almanya’ya
bağladı. Almanlar 1939’da Çekoslovakya’yı işgal
etti. Almanya ve Rusya aynı dönemde Polonya’yı
işgal edince Fransa ve İngiltere olaya müdahale
etti ve II. Dünya Savaşı başladı. Almanya ilk
dönemde Yugoslavya ve Bulgaristan’ı da işgal
etti. Almanya Rusya’ya da savaş ilan edince
Ruslar İngiltere tarafında geçti. (1941)
Japonya ABD’nin deniz üslerine ve Çin’e saldırınca; ABD ve Çin Japonya’ya karşı savaşa girdi.
1942’de rejim değişikliği yaşayan İtalya
İngiltere tarafında geçti.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın yaptığı
Normandiya çıkartması sonucunda Almanya
teslim oldu.
ABD’nin Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki
kentlerine atom bombası atması sonucunda
Japonya da savaştan çekildi.
Türkiye savaş esnasında İngiltere ve Rusya tarafından savaşa girmesi yolunda zorlandıysa da,
tarafsız kalmayı başardı. Almanya Bulgaristan’a
girince; Almanya ile Türkiye arasında 1941’de
saldırmazlık antlaşması imzalandı. Türkiye
savaşın bitmesine az bir zaman kala 1945’de
Almanya ile Japonya’ya savaş ilan etmiş fakat
savaşa fiilen girmemiştir.(Türkiye’nin bu
tutumunda BM’ye girme arzusu vardır.)
NOT: Kuzey Afrika Savaşları Almanya ve
İtalya’nın karşısında İngiltere’nin üstünlüğü ile
sonuçlandı.
II. Dünya Savaşının Sonuçları:
*Almanya doğu-batı olmak üzere ikiye ayrıldı.
Doğu Almanya sosyalizme kaydı.
*ABD ve SSCB süper güç haline geldi.
*Orta ve Doğu Avrupa SSCB’nin kontrolüne girdi.
*ABD ile SSCB arasında soğuk savaş dönemi
başladı.
*Hindistan, Pakistan, Mısır, Cezayir, Tunus ve
Libya bağımsız oldu.
*1948’de İsrail Devleti kuruldu.
*Sömürgecilik hız kaybetti.
*Çin’de komünizm yayıldı.
*MC BM’ye dönüştü.
*TC-ABD ilişkileri gelişmeye başladı.
*Filistin bağımsızlaştı
*NATO ve Varşova paktları kuruldu.
*Türkiye’de çok partili hayat başladı.
*Yalta Konferansında dengeler kuruldu.
*Paris Konferansında antlaşmalar görüşüldü.
II. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA BARIŞI
KORUMA ÇABALARI
*Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu.
*NATO kuruldu.
*Balkan Paktı kuruldu.
*Bağdat Paktı kuruldu.
Birleşmiş Milletler Teşkilatının Yapısı ve Özellikleri:
*Genel Kurul: Teşkilattaki devletlerin üyeleri bu
kuruldadır.
*Güvenlik Konseyi: 15 üyesi vardır. Bu
üyelerden ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya
veto hakkına sahiptir.
16
*Ekonomik ve Sosyal Konsey:Savaşlara sebep
olabilecek sosyal ve ekonomik faktörleri ortadan
kaldırmaya çalışır.
*Vesayet Konseyi: Kendi kendini idare
edemeyecek devletleri idare etmek için kurulan
bu birim günümüzde önemini kaybetmiştir.
*Milletlerarası Adalet Divanı: BM’nin yargı
organıdır.
*Sekreterlik:Personelden oluşur.
NOT: Türkiye de BM’nin kurucularındandır.
NATO VE ÖZELLİKLERİ
*Brüksel merkez olmak üzere 1948’de kuruldu.
*Uluslararası barışın korunması ve komünizme
karşı korunum amaçlandı.
*ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Hollanda,
Lüksenburg, Belçika, Danimarka, İzlanda, İtalya,
Norveç, Portekiz, Yunanistan, Almanya, İspanya
ve Türkiye teşkilatın üyesidir.
Açıklama:Kore Savaşına asker göndermesi
Türkiye’nin NATO’ya girmesinde etkili oldu.
(1952)
VARŞOVA PAKTI
Rusya’nın öncülüğünde Avrupa’nın sosyalist
ülkelerinin bir araya gelmesi ile kuruldu.
Komünizmin önemini kaybetmesi ile teşkilat
dağıldı.
BALKAN PAKTI (1954)
Kuruluş Sebebi:
SSCB’nin Balkanlar’a yönelik saldırgan tutumu
Kurucu Üyeleri:
Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan
Açıklama:Yugoslavya’nın SSCB’ye yaklaşması
ve Kıbrıs Meselesinden dolayı pakt kurulduğu yıl
dağıldı.
BAĞDAT PAKTI (1955)
Kuruluş Sebebi:
SSCB’nin Orta Doğuya yönelik saldırgan tutumu
Kurucu Üyeleri:
Türkiye, Pakistan, İran ve Irak
1958’de Irak pakttan ayrılınca; paktı İngiltere
dıştan desteklemeye başladı; ki paktın bu haline
CENTO denilir.
ATATÜRK İLKELERİ
ATÜRKÇÜLÜK VE TÜRK İNKILABININ ÖZELLİKLERİ
*Uyum içinde işleyen düşünce ve ilkelerden
oluşan bir bütündür.
*Milletin ihtiyaçlarından doğmuştur.
*Milli bir düşünce sistemidir.
*İlerleme ve yenileşmeye açıktır.
*Temelinde insanlığın binlerce yıldır işlediği evrensel değerler vardır.
*Dışarıdan alınmış bir ideoloji değildir.
*Doğmasının en önemli sebebi kişisel devlet
yönetiminin hiç bir kesimin istek ve ihtiyaçlarını
karşılayamamasıdır.
*Türk İnkılabında Fransız ve Rus İhtilalinden
farklı olarak; fikri ve ideolojik hazırlık safhası
yoktur.
*Bağımsızlık ve egemenlik birlikte
yürütülmüştür.
Türk İnkılabının Evrenselliğinin Kanıtları:
*Tüm dünyada etkili olmuştur
*Sömürülen milletlere örnek olmuştur.
* Günümüz meseleleri için ve başka milletler için
çözümler içermesi
Türk İnkılabını Osmanlı Islahatlarından Ayıran
Farklar:
*Kapsamlı, değişimci ve köklüdür.
*Sadece devleti ve kurumları değil halkı da yüceltmeyi amaçlamıştır.
17
*Islahatlar tereddütlü; inkılaplar kararlıdır.
*İnkılaplarda dış baskı yoktur.
*Sıra izlendi: Önce çağdaşlaşmayı engelleyen kurumlar kaldırıldı; sonra yenilik yapıldı.
Açıklama: Faşizmde seçimle iş başına gelenler
yönetimden ayrılmak istemez; Bolşevizmde ise
millet egemenliği ret edilip sınıf egemenliği ön
palanda tutulur.
İLKELER
1-CUMHURİYETÇİLİK:
*Devletin rejim şeklidir.
*Halk egemenliğini esas alır
*Demokratiktir.
*Seçme ve seçilme hakkı tüm vatandaşlara
verilir.
*Hükümet ile millet arasında kopukluk yoktur.
*Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi
teklif edilemez maddesidir.
*Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında
tuttuğu bir ilkedir.
*Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyetin ilanı, Halifeliğin kaldırılması Cumhuriyetçilik yolunda yapılmış devrimlerdir.
2-MİLLİYETÇİLİK:
*Kurtuluş Savaşının yapılmasında ve Türk
Devletinin kurulmasında temel ilke oldu.
*Bu ilke fedakarlık ve dayanışmayı gerektirir.
*Irkçılık ve ümmetçiliği ret eder.
*Türkiye Cumhuriyeti’nin benimseyen ve “Türküm” diyen herkes Türk’tür.
*Milli birlik ve beraberlik esastır.
*Benimsediği eşitlik ilkesi ile Faşizm ve Nazizmden ayrılır.
*TBMM’nin açılması, Saltanatın kaldırılması,
Cumhuriyet yönetiminin kurulması, Halifeliğin
kaldırılması, Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması, Türk Harflerinin kabulü, TTK ve TDK’nın
kurulması bu ilke ile ilgilidir.
3-HALKÇILIK:
*Cumhuriyetçilik ve Milliyetçiliğin doğal sonucudur.
*Halkın eşitliği esastır.
*Halkın menfaatleri ön plandadır.
*Sınıf mücadelesi değil; sosyal dayanışma
esastır.
*Sınıfçılık olmadığı için Komünizmden ayrılır.
Halkçı Devrimler:
*TBMM’nin açılması
*Saltanatın kaldırılması
*Cumhuriyetin ilanı
*Halifeliğin kaldırılması
*Türk Medeni Kanununun kabulü
*Aşarın kaldırılması
*Kılık-kıyafet devrimi
*Soyadı Kanunu
*Kadınlara siyasal hakların verilmesi
*Türk Harflerinin kabulü
4-DEVLETÇİLİK:
*Devletçilik; devletin ekonomik, sosyal ve
kültürel alanlarda daha hızlı bir gelişme
sağlamak amacıyla yaptığı uygulamalardır.
*Bu ilke halkçılığın tamamlayıcısıdır.
*Ekonomide planlı kalkınma hedeflenmiştir.
*Karma ekonomiyi esas alan Türk Devletçilik
İlkesinde özel mülkiyetin olması Devletçiliği
Komünizmden ayırır.
*Müdahalecidir; katı değildir.
*Zamanın şartlarına göre değişmiştir.
18
5-İNKILAPÇILIK:
*Çağın değişen şartlarına göre değişimi ve modernleşmeyi esas alır.
*TBMM’nin açılması ile başlayan Türk İnkılabının
devam ettiğini gösterir.
*Durağan değildir.
6-LAİKLİK:
*Din-devlet işlerinin ayrılmasını ve vicdan hürriyetini esas alır.
*Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında
tuttuğu ve taviz vermediği bir ilkedir.
*Devlet vatandaşların inanma ve inanmama
hakkını anayasa ile güvence altına almıştır.
*Osmanlı din devleti olmasının gereği olarak dini
müesseseleşmesine yansıttığı için Laik Türk Devleti inkılaplar döneminde bütün müesseselere
müdahale etme gereği duymuştur.
*Din egemenliği değil; millet egemenliği esastır.
*Hukuk birliği ve hukukun dinden bağımsız
olması esastır.
*Dış devletlerin azınlıkların haklarını bahane
ederek Türk Devletinin iç işlerine karışmasını
önlemiştir.
Açıklamalar:
*1928’de anayasadan “devletin dini İslam’dır”
maddesi atıldı
*1928’de milletvekillerinin yemin şekli bu günkü
haline getirildi.
*1937’de 6 ilke anayasaya alındı.
*Türk Milleti için dini dış politikada kullanma
dönemi I. Dünya Savaşı ile bitti.
*Kurtuluş Savaşı ümmet ideolojisi yerine millet
ideolojisini getirdi.
BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
Ulusal Egemenlik: Cumhuriyetçiliği bütünler
1. Milli Birlik ve Beraberlik: Milliyetçiliği ve
Halkçılığı bütünler
2. Milli Bağımsızlık: Dış politika ilkesidir.
3. Yurtta Sulh Cihanda Sulh: İç ve dış
politika ilkesidir. Sınıf mücadelesine ve dış
politikada saldırganlığa karşıdır. Milliyetçilik ve
Halkçılığın bir sonucudur.
4. Akılcılık ve Bilimsellik: Laiklik ve
İnkılapçılığı bütünler
5. İnsan ve İnsanlık Sevgisi: İnsanları eşit
görmeyi ve sevmeyi hedefler. Milliyetçilik ve
Halkçılığı bütünler.
6. Çağdaşlaşmak ve Batılılaşmak:
İnkılapçılığı bütünler.
Tarih: 2020-06-02 21:08:12 Kategori: Tarih
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx